Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Kendini haklı sananlar
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünyadayken birbirimizle helalleşip, bu işi âhirete bırakmamalıyız. Burada kendisinin yüzde yüz haklı olduğunu düşünen çok kimse, hesap gününde haksız duruma düşecektir. Onun için, maddî ve manevî alacak verecek işini âhirete bırakmamalı, dünyada bitirmeli. Orada alacaklı yani mazlum olan, karşıdakinin ibadetlerini alacak, mazlumun günahları da ona yüklenecek. Neticede, kendisini kesin haklı zannedenler perişan olacaktır. Peygamber efendimiz, (Haklı olduğu halde din kardeşini affeden, hata bende diyerek münakaşayı terk eden kimseye Cennette köşk verilecek, onun kefili benim) buyuruyor. Haklı olduğu hâlde, din kardeşinin kalbi kırılmasın, üzülmesin diye, (Sen haklısın, hata bende) diyene, bu inceliği gösterene, Allahü teâlâ bu sabrından dolayı Cennette köşk verecek. Bunun kefili de Peygamber efendimiz olacak. O hâlde dünyada ve âhirette rahat etmek, huzurlu olmak isteyen, karşısındakini haklı görmeli, münakaşaya hiç yaklaşmamalıdır.

Asıl hayat
Asıl hayat öldükten sonra başlayacak. Bu dünya rüyadan ibarettir. Ölüp rüyadan uyanınca gerçekler ortaya çıkacaktır. Hayatımızın bugüne kadar geçen kısmı hayal oldu. Neşeli, tatlı günler geçtiği gibi, acılı, üzüntülü günler de geçti. Geriye günahı veya sevabı kaldı. Günahı biliyoruz, ama sevab kalıp kalmadığını bilemiyoruz. Hangi ibadetimizin, hangi namazımızın, hangi hizmetimizin Allah indinde makbul olduğuna dair bir garantimiz yok. Acaba ihlâsımız noksan mıydı, riya mı karıştı, bilemiyoruz. Günah ise bellidir, kesindir, çünkü günahta niyete, kalbe bakılmaz. Ne niyetle yapılırsa yapılsın, hattâ iyi niyetle bile yapılsa, günah, günah olmaktan çıkmaz.

Peygamber efendimiz, namazlardan sonra olduğu gibi, ibadetlerden sonra da, istigfar edilmesini bildiriyor. Çünkü insanların ibadetleri, hatta tevbeleri bile tevbeye muhtaçtır. O yüzden ne ibadet yaparsak yapalım, ibadet ederken de günah işleyebiliriz, bir hatamız, kusurumuz mutlaka olur. Olmaması mümkün değil. İstigfar edince, insan aczini itiraf etmiş, nefsini de rezil etmiş olur. Böylece o ibadetteki kusurlar affedilir, ibadetler makbul hâle gelir.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı