Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Sevilen kulun alameti
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda olan Müslümanlar genelde çok sıkıntı çekerler. Ancak çektikleri, Peygamberlerin ve âlimlerin çektiklerinin yanında çok azdır, deryada bir damla bile değildir. Peygamber efendimiz, hiçbir peygamberin kendisi kadar sıkıntı, eziyet, acı çekmediğini bildirmiştir. Allahü teâlânın en sevdiği kulu böyle sıkıntı çekince, bizlerin ufak bir rahatsızlıktan dolayı isyan etmemiz, şikâyetçi olmamız uygun olur mu? Üstelik üzüntü, sıkıntı, dert, elem, keder, Allah’ın sevdiği kullarının boynuna attığı kementtir. İnsan, hep başkalarıyla meşgul olup gaflete düşer. Allahü teâlâ, mümin kullarına dert ve bela vererek, bu gafletten uyandırır, onları başkalarına bırakmaz, sadece kendisiyle meşgul eder. Onlar da başka şeyle meşgul olmayıp dua eder, inler. Bu, Rabbimizin hoşuna gider.

Cenab-ı Hak, meleklere buyurur ki:
— Şu kötü kullarımı sevmiyorum. Onlar benim ismimi ağızlarına hiç almasınlar.
— Yâ Rabbi, peki biz bunlara ne yapalım ki, seni anmasınlar?
— Onlara çok para, çok sıhhat, çok neşe verin! Dünyaya dalıp, beni unutsunlar. Şu iyi kullarımı ise, çok seviyorum. Onlar beni hep ansınlar, hiç unutmasınlar.
— Yâ Rabbi, bunlara ne yapalım?
— Onlara dert, üzüntü, sıkıntı, hastalık verin! Böylece, her derde düştükçe dua ederler. Bu hâlleri hoşuma gider. Onları sever, günahlarını affederim. Onlar benim has kullarımdır.

Gerek Eshab-ı kiram, gerekse diğer âlim ve evliya zatlar, insanların Müslüman olmaları için neler çekmişler! Eğer o sıkıntı ve o gayretleri olmasaydı bugün bizler birer kâfir çocuğuyduk. Bu hak ödenir mi?

Diyelim ki bir evde yangın var. İçindeki insanlar, (Allah rızası için bizi kurtaran yok mu) diye feryat ediyor. Onları gören insanlar, hiç aldırış etmeden yiyip içebilir mi, eğlenebilir mi? (Bu insanlar yanıyor, ama Müslüman mı, dinli mi, dinsiz mi?) diye düşünülemez. Vicdanı olan, elindeki bütün imkânıyla o ateşi söndürmeye, onları kurtarmaya çalışır. İşte İslâmiyet’in emri, hiçbir fark gözetmeden, Allah’ın kullarına yardım etmektir.

Bir gün bedevinin biri Peygamber efendimize, (Ben öyle, çok şeyden anlamam. Bana İslamiyet’i anlayacağım şekilde kısaca anlat, aklım ererse Müslüman olurum) deyince ona, (İslamiyet’in esası, temeli, Allahü teâlânın bütün emirlerine hürmet etmek, beğenmek ve Onun bütün mahlûklarına acımak, şefkat göstermektir) buyurdu.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı