Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Ahiret yolcusunun vazifesi
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünya hayaldir, yalandır. Allahü teâlâ dünya için, meta-ül-gurur buyuruyor. Dünya, aldatıcı bez parçası gibidir. Sıcak tencereyi tutmaya yarayan beze meta denir. Gurur da aldatıcı demektir. İşte, insanların peşinden koştuğu, milyonlarına milyon, binalarına binalar kattığı dünya, meta-ül-gururdur, yani insanı aldatıp, Allah yolundan alıkoyan dünya menfaatidir.

Herkes bir yolculuğa çıkarken, kendisine yolda ve gittiği yerde lazım olan eşyalarını alır; daha fazlasını almak ahmaklıktır. Hepimiz ahiret yolcusuyuz, bunu inkâr mümkün değil. Bize, yolda ve gittiğimiz yerde lazım olanlar faydalıdır, onun dışındakiler zararlıdır. O halde, bu dünyada, yolda ve gittiğimiz yerde lazım olanları tedarik etmek zorundayız. Bunun dışında her ne varsa, yola ve gittiğimiz yere faydası olmayan işlerle uğraşmak ahmaklıktır.

Peki, bu kadar kazandığımız dünyalıklar ne olacak? Eğer ahiret niyetiyle, yani Allah rızası için kazanılmışsa ve Allah rızası için sarf edilmişse hepsi mübarektir, hepsi yolculuğa aittir. Aksi halde, nefse ait olanların, nefs düşüncesiyle elde edilenlerin hepsi zararlıdır, bir kıymeti yoktur. Ahirette hangi iş, hangi eşya işe yarar? İşe yarayan iş, amel-i salih olandır. O halde dünyada elde ettiklerimiz veya edeceklerimiz, ancak ahirete ait olursa faydalıdır, ahirete faydası olmayacak olan her icraat ise dünyalıktır, azab-ı ilahidir ve beladır.

Dünya hayatında bir yolcu olduğumuzu unutmamalı. Bavulumuzu ahirette açacağız. Ona ne doldurduğumuza dikkat etmeliyiz. Lüzumlu ve kıymetli şeyleri, gittiğimiz yerde geçerli, işe yarayan şeyleri seçmeliyiz.

Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir kaynağı vardır. Haramlardan sakınmanın kaynağı, ariflerin kalbleridir) buyuruyor. Yani, veranın kaynağı, Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanımaktır. Onları tanıyan kurtulur. Büyükleri tanımadan, kitaplarını okumadan yapılan çok ibadet, insanı kurtarmaz. Yanlışlıklar yapar. Doğru yapsa bile, kendini beğenir, perişan olur, kibre düşer, mahvolur. Allah korusun!

Görmekle tanımak da farklı şeylerdir. Bu büyükleri tanımanın alameti, verdiğini arttırmaktır. Tanımak arttıkça, vermek, ihsan etmek artar. Tanımak azaldıkça, vermek azalır.

Peygamber efendimiz yine, (Her şeyin bir esası vardır. İmanın esası da veradır) buyuruyor. O zaman, büyükleri tanımanın kıymeti, önemi bin kat daha artıyor. Bu büyükleri tanımak, onları tanıtmak, ne büyük ibadetse, onları kırmak da o derece kötüdür. Allah korusun!
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı