Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Aklı bırakmak
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Din büyükleri bazı şeyleri örnekle anlatırlar, çünkü söz unutulabilir, ama örneğin unutulması biraz zordur. Bir örnek:
Hava soğuyunca, leylekler sıcak memleketlere gitmek için yol hazırlığına başlamışlar. Bir kaplumbağa onlara demiş ki:
— Ne olur, beni de gittiğiniz yere götürün!
— Bu mümkün olur mu? Biz havadan gideriz, sen yerden gidersin. Hem bize yetişmen mümkün olmaz.
— Ne olur, yalvarıyorum, bir yol bulun da, beni de o güzel yerlere götürün!

Leylekler şaşırmışlar. Bu işe bir çare düşünüyorlar ve diyorlar ki:
— Bak, şu sağlam sopayı görüyorsun. Bunun iki ucundan, bizden iki leylek, gagalarıyla sıkı tutacaklar, sen de ortasından ağzınla sıkı tutacaksın, fakat biliyorsun biz uçarak gidiyoruz, seni de çıkabildiğimiz yüksekliğe kadar çıkaracağız, ama ondan sonra iş sana kalıyor. O sopanın ortasından çok sıkı yapışacaksın. Ağzını bir açarsan, mahvolursun. Yukarıdan düşmenin tehlikesi çok fazladır. Bir düşün, uygun dersen götürelim.

Kaplumbağa demiş ki:
— Düşünmeme gerek yok, beni de götürün! Elbette hiç ağzımı açmam.

Leylekler, peki o zaman, sen bilirsin demişler. İki leylek sopanın iki ucunu gagalarıyla tutmuş, bu da ortasından tutmuş ve üçü birlikte kalkmışlar. Bir müddet sakin ve güzel şekilde gitmişler. Ancak kaplumbağa aşağıda bir şehir görmüş. (Ne güzel şehir, biraz yavaş uçun, seyredeyim) diyecek olmuş, tabii aşağı düşmüş. Leylekler, (Biz ne yapalım, o kadar tembih ettik, eden kendine eder, fakat yine biz merhameten gidelim, bir bakalım, ne olur ne olmaz, belki bir kurtuluş çaresi vardır) demişler. Gelmişler, bir bakmışlar ki, kayaların üzerine düşmüş paramparça olmuş.

Bu büyüklere tâbi olmak, bir gemiye binmek gibidir. Kaptanı bellidir, ama bir insanın tek başına, kendi ilmiyle, koca deryayı aşması, o engebeli yollardan aşarak, maksadına ulaşması çok zordur. Din büyükleri, (Kavuştuktan sonra, aklını bırak ve kurtul) buyuruyorlar. Kavuştuğumuz halde, hâlâ aklımızı kullanıyorsak, işte o, bizim için büyük sıkıntı kaynağı olur. Gemiye bindikten sonra kaptana, [uçağa binince pilota] karışmaya ne hakkımız var! Tercihimizi yapalım, ister binelim, ister binmeyelim, ama bindikten sonra, artık onların işine karışılmaz.

Dünya hayatı hayaldir. Bu hayalin peşinden koşanlar, ne kadar yanılıyorlar, ne kadar huzursuz ve perişan oluyorlar, akıl almıyor. Hayal, hakikat getirmez. Adı üstünde, hayaldir zaten. Asıl hayat, âhiret hayatıdır.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı