Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Tanımayan sevemez
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünyanın kendisi değil, sevgisi çok kötüdür. Taşın, toprağın, ağacın ne suçu var? Suç olan, felaket olan, kalbi bunlara bağlayıp âhireti unutmaktır. Bütün mesele buradadır.

Rastgele herkese (Namaz kıl, kılmazsan yanarsın) demek uygun olmaz, ama ahiret yolcusu olan mümine böyle söylenebilir. Yoksa dünya yolcusu olan, namaz da kılsa, hacca da gitse sapıtır. Önce onun yönünü, dünyadan ahirete çevirmek gerekir. Bunun yolu da, ahiret yolcularını sevdirmektir. Çok kimse, Evliya zatların sevgisini alamadıkları ve Allah sevgisine kavuşamadıkları için, yollarını şaşırıyorlar, çünkü Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için Onun sevdiği bir kulu bulmak çok önemlidir. Su isteyen, duvara gitmez, musluğa gider. Eğer böyle mübarek zatların sevgisini insanlara verebilirsek, onlara en büyük iyiliği yapmış oluruz. Bu yüzden insanlara, Resulullahın vârislerini, yani Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıtıp anlatmalı, sevdirmeliyiz.

İmam-ı Rabbani veya Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri gibi büyük zatları anlatırken, karşımızdaki onları bir severse, zaten iş kökten biter, çünkü büyükler, (Evliyayı seven, evliya olur) buyuruyorlar. Ne demek evliya olur? Allah dostu olur. Ondan sonra artık dostlarla haşrolur. Evliya zatları sevebilmek için, onları tanımak gerekir. Tanımadan sevgi olmaz. Bir kimse kapının önünden geçse, o da büyük bir âlim olsa, fakat gören kimse tanımasa, nerden bilecek ki? Bu yüzden mübarek bir zat, (Ben hocamı görmeseydim, hocam da bana Mektubat-ı Rabbani’yi anlatmasaydı ve ben de bu kitabı elime geçirseydim, şöyle bir bakardım, bu kitap anlaşılmıyor der, bırakırdım. Hatta bazı kısımlarına hiç aklım bile ermezdi, belki sıkılırdım, ama hocam öyle anlattı ki, Mektubat’a ve İmam-ı Rabbani hazretlerine bizi âşık etti. Ben de sıkılmadan okudum. Mektubat’ın her satırında hayat bulduk) buyuruyor.

Şimdi Halid-i Bağdadi hazretleri Bağdat’a gelse ve caddelerde dolaşsa, hiç kimse onun yüzüne bakmaz, çünkü gördükleri halde tanımazlar. Onun için dinimizde esas olan, görmek değil, tanımaktır.

İslamiyet’i anlatmak isteyenin, Peygamber efendimizi anlatması gerekir. Peygamber efendimizi anlatmak isteyenin de, Onun vârislerini anlatması gerekir. Onun vârislerini anlayan, tanıyan Resulullah efendimize âşık olur. Ona âşık olan, Allahü teâlâya âşık olur. Yoksa hiçbir aracı, vasıta olmadan, doğrudan doğruya Allah’ı severim diyen, kimi sever? Nefsini sever. Tanımadığını nasıl sevecek? Kendini sevdiğinin farkında değil, çünkü bu, bülbül sesini veya göl manzarasını veya ağaç manzarasını sevmek gibi değildir. Allahü teâlâyı tanımanın yolu da, tanıyanları tanımak ve onları sevmektir.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı