Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
İlimsiz din olmaz
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hiçbir insanı incitmemeli, hiç kimsenin kalbini kırmamalı. Kalb kırmak, yetmiş kere Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günahtır. Bir kalb kırmanın günahı, 70 kere Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günah olunca, nasıl olur da, bir mümin birine el kaldırır, tokat atar veya öldürür. Bu, akıl alacak iş değildir. Öyle bir din ki, bir çiçeği bile koparmaya çekiniyorsun, bunda bir can var diye...

Üftade hazretleri, talebeleri içinde Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerini çok sevdiği için, diğer talebeleri onu kıskanırlar. Bunun üzerine Üftade hazretleri, bir gün talebeleriyle kır gezisine çıktığı zaman onlara, (Bana birer demet çiçek getirin) der. Hepsi dağılır. Bir süre sonra, Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri kurumuş bir çiçek getirir. Diğerleri tabii, hocamıza vereceğiz diye düşünerek, güzel çiçekler getirirler. Üftade hazretleri, Hüdayi hazretlerine, (Bak arkadaşların ne güzel çiçekler getirdi, sen niye kuruyup solmuş bir çiçeği getirdin, bize bunu mu layık gördün?) diye sorar. Hüdayi hazretleri, (Efendim, elbette siz en güzel çiçeklere layıksınız. Ancak hangi çiçeğe gittiysem, baktım, hepsi Allah’ı zikrediyor. Bir türlü kıyıp koparamadım. Bu zavallı ölmüş, artık zikr-i ilahi kalmamış, onu size getirmeye mecbur kaldım) diye cevap verir. Üftade hazretleri diğer talebelerine (İşte aranızdaki fark bu!) der. Düşünün bir çiçeği bile koparamıyor. Yani nasıl bir insana tokat atılabilir veya masum insanlar, hem de din adına öldürülebilir, olacak iş değildir bu! Böyle oluyorsa, bunun içinde cehalet vardır; çünkü Peygamber efendimiz, (İlim neredeyse din oradadır, din neredeyse ilim oradadır) buyuruyor.

Yani ilimsiz din olmaz, din olmayınca da ilim olmaz. Bu ikisi birbirinden ayrılmaz. Evet, iman etmek şart, ama imandan sonra ilk iş, ilim öğrenmektir; çünkü namaz da kılsak, oruç da tutsak, ticaret de yapsak, nasıl yapılacağını bilmek şarttır. Ne iş yaparsan yap, onun ilmini bilmek gerekir.

Bir mümin sabahleyin kalktığı zaman ya âlim olarak kalkmalı, yani o gün bir şey öğretmeli veya talebe olarak kalkmalı, yani gidip bir şey öğrenmeli yahut dinleyici olarak kalkmalı yani gidip bir yerden dinler, mesela bir camiye veya bir hocaya gider, istifade eder. Eğer bu da olmazsa, muhabbetle kalkar. Yani bunları yapamadığının üzüntüsünü duyar ve bu üç halden birinde olanlara sevgi besler, Allah’ım bana da nasip et der...
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı