Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Müminlerin günahlarının kefareti, tevbe ve istiğfardır
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İlmi, ibadete zarar gelmemesi için talep etmeliyiz. İbadeti de, ilme zarar gelmemesi için istemeliyiz. Kulun hakkı, ancak bu ikisiyle meşgul olmasıdır. Akıllı kimse, imanını korumak için, Allahü teâlânın emir ve yasaklarında gevşeklik göstermez ve salih amellerde kusur etmez. Allahü teâlânın, müminlerin kalblerine verdiği iman; tabiat ve heva zulmetiyle perdelenmiştir. Bunun açılması için perdeleri ortadan kaldıracak şeye ihtiyaç vardır. Allahü teâlâ, salih amellerle imanı kuvvetlendirmek için, emir ve yasaklarda bulunmuştur. Kökü, yakîn [doğru ve hakiki iman] toprağında bitmeyen, dalları amellerle meydana gelmeyen her iman, Azrail aleyhisselam canı almaya geldiği zamandaki şiddetli korkular karşısında sabit kalamaz. Böyle kişinin, sonunda imansız ölmesinden korkulur. Bu da ancak, son nefeste ve ölüm korkuları zuhur ettiği zaman belli olan bir durumdur. Bu hal meydana geldiğinde, çok az insan imanında sebat eder. Onun için akıllı kimsenin, salih amellerin faydasına kavuşması, Ehl-i sünnet itikadında olması lazımdır. Güzel ahlak sahibi olmalıdır. Farzlar, sünnetleriyle birlikte yapılmalıdır. Farzların yardımcısı ve tamamlayıcısı, sünnetlerdir. Kim Ehl-i sünnet yoluna göre itikadını düzeltmezse, çalışmaları zayi olur. Gayreti boşa gider.

Bize iyilik eden kimsenin esiri oluruz. Ona karşı boynumuz bükük olur. Kendisine iyilik ettiğimiz kimseye karşıysa, tam tersi olur. Onun için, daima herkese iyilik etmeli, faydalı olmaya çalışmalıdır. Nitekim bir hadis-i şerifte, (Veren el, alan elden üstündür) buyurulmuştur.

Peygamber efendimiz (İhsan nedir?) sualine, (İhsan, Allahü teâlâya, görür gibi ibadet etmendir. Her ne kadar, sen Onu görmüyorsan da, O seni görüyor) buyurmuştur.

Her gaflet ve hatanın bir kefareti vardır. Müminlerin günahlarının kefareti, tevbe istigfardır.

Kulların en aşağısı, namazını ve tesbihini kendi gözünde büyülten, yaptığı ibadetler sebebiyle, Allahü teâlâ katında kıymeti olduğunu zanneden kimsedir.

Kulluğun en güzeli, kulun Allahü teâlânın verdiği nimetler karşısında, şükürden aciz olduğunu bilmesidir.

Açlık zahidlerin, dünyaya düşkün olmayanların gıdasıdır; zikir de, ariflerin gıdasıdır.

Bid’at ehline iltifat etmemek, ona sırrı açıklamamak, yüzünü hakka çevirmiş olmanın alametlerindendir.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Sizden biriniz kendi nefsi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe, imanı kâmil olmaz.)
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı