Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
İmanı korumanın şartı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsandaki en büyük nimet, iman nimetidir. Bu nimet, elden kaçması en kolay nimettir. Bu imanın insanda hep kalması için şart, mümin kardeşlerini sevmektir. Kişi mümin kardeşlerini sevmezse, imanını yavaş yavaş kaybeder de haberi olmaz; çünkü hubb-i fillah ve buğd-ı fillah imanın temelidir.

Dünyada en kıymetli şey imandır. İman, müminle ateş arasında perdedir. İmanımızın kıymetini bilmemiz gerekir.

Cüzzam çok bulaşıcı bir hastalıktır. Bir cüzzam hastasıyla bir odada yedi sene kalınsa, hastalığın bulaşmama ihtimali vardır; ama bir kötü kimseyle aynı binada kalınsa, hiç görüşülmese, rastlanmasa da ondan zarar gelmeme ihtimali yoktur. Onun için ev bir, anahtar bir olmalı. Bu mümkün değilse, iyi insanlarla aynı çatı altında oturmaya dikkat etmeli.

İyiliğin yayılması zordur. Kötülüğün yayılması kolaydır. Çünkü iyilik nefse ağır, kötülükse nefse kolay gelir.

Allahü teâlâ her şeyi sebeplerle yaratır. Böylece kudretini gizler. Mesela görmek için ışığa, konuşmak için havaya ihtiyaç vardır; ama ruhlar âlemi böyle değildir. Bir evliya ile irtibat kurup konuşmak için havaya, sese, dile vesaireye ihtiyaç yoktur. İnsan kalbiyle de konuşur. Bunun için de, yine üç şey lazımdır:
1- O zatın Evliya olduğuna inanmak,
2- Onu sevmek,
3- İtaat etmek.

Eshab-ı kiram, cömertlik, temizlik, edep ve tâbi olmakta İslam ahlakının numunesiydiler. Onları görenler, bunlar melek mi derlerdi. Her gittikleri yerde, bu ahlaklarını görenler, seve seve Müslüman oldular. Zaten bunlar İslamiyet’i anlatıyorlardı. Herkesin ebedi saadete kavuşmasını istiyorlardı. Gittikleri yerlerde yalnızca, İslamiyet’in anlatılmasına izin verilmesini istiyorlardı. Kılıçla müdahale yoktu; ama anlatılmasına mani olurlarsa, o zaman kılıca ihtiyaç duyuluyordu.

Bugünün işini yarına değil, biraz sonraya dahi bırakmamalıdır. Bir iş yapılacaksa, bunun hemen bitmesi lazım. Her işimizi kendimiz yapmalıyız, başkasından bir iş istersek, neticesini beklemeliyiz, yani takipçisi olmalıyız.

Ahir zamanda zulmet çok olur. Bir kimse evden abdestli çıksa, hiç günah işlemeden evine dönse bile, o günkü zulmeti temizlemek için, beş bin kelime-i tevhid söylemesi icap eder.

Ahir zamanda, insanların çoğunun yaptığının tersini yapan rahat eder; çünkü o zaman insanlar, hep nefislerinin peşinde olur. Nefis de insanı, hep helake sürükler.

Dinin ayakta durması iki şeyle olur: Birincisi ilim, ikincisi edebdir.

(Bir gün gelecek insanlar, şarapla suyu ayırt edemeyecekler) buyurulmuştur. Yani içkinin günah olduğunu bilmeden, düşünmeden içecekler.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı