Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Ebrar ve mukarrebler
Sual: Ebrar ve mukarreb ne demektir?
CEVAP
Ebrar, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için çalışan Müslümanlar, yani salihlerdir. Mukarreb, Allahü teâlânın sevgisine kavuşan büyük veli demektir. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Her işin karşılığı, o işin kıymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabahtan akşama kadar ter içinde çalışır. Buna karşılık, az bir şey alır. Mukarrebler, yani sultana yakın olanlarsa, her saatte yüzlerce lira alırlar. Böyle olmakla beraber, bunların bu paralarda hiç gözleri yoktur. Gözleri, gönülleri hep sultandadır. Aralarındaki farkı düşünün! Hadis-i kudside, (Ebrar bana kavuşmayı çok istediği gibi, ben de onlara kavuşmayı çok isterim) buyuruldu. Allahü teâlâ, ebrarın şevk, arzu sahibi olduklarını bildirdi, çünkü mukarrebler vasıl oldular. Bunlarda kavuşmak arzusu artık kalmadı. Şevk, ayrı olanlarda bulunur. (1/26, 1/127)

Âhireti, Cennet nimetlerini istemek, her ne kadar sevapsa da, mukarreblerce günah sayılır. Ahiretteki şeyleri istemek böyle olunca, dünyaya düşkün olmanın neye varacağını anlamalı, çünkü dünya [haram ve mekruhlar], Hak teâlânın sevmediği şeylerdir. (1/110)

Ebrar, Allahü teâlâya, Onun nimetlerine kavuşmak için ve azabından korktukları için ibadet ederler. Bu iki dilek, nefisin arzularıdır. Mukarreblerden, Allahü teâlâya, korkuyla ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden de vardır. Ama bunların korkuları ve arzuları kendi nefisleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Cenneti de isterler, çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden korkar, ondan koruması için dua ederler, çünkü Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkuları, nefislerini azaptan kurtarmak için değildir, çünkü bu büyükler, nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için hâlis kul olmuşlardır. Bu mertebe, mukarreblerin en üstün derecesidir. (1/24)

Tasavvuftan maksat, nefs-i emmareyi tezkiye etmek, yani temizlemektir. Böylece nefis, aşağı, çirkin isteklerinin sebep olduğu, Allahü teâlâdan başka şeylere tapınmaktan kurtulur. Ondan başka, bir mabudu, maksadı kalmaz. Dünyadan bir şey istemediği gibi, ahiretten de, bir şey istemez. Evet, ahireti istemek iyidir, sevabdır. Fakat ebrar [nefislerinin sevgisinden kurtulmamış olup, nefslerini azaptan korumak ve nimetlere kavuşturmak için, ibadet eden kimse] için sevabdır. Mukarrebler, ahireti istemeyi de günah bilir. Zat-ı ilahiden başka bir şey istemez. Mukarrebler derecesine yükselmek için, fenâ hâsıl olmak lazımdır ve Zat-ı ilahinin sevgisi insanı kaplamalıdır. Bu sevgiye kavuşan, elemlerden, sıkıntılardan da lezzet alır. Nimetler ve musibetler, eşit olur. (1/35)
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
28 Mayıs 2024 Salı
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı