Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
İslâm dairesinin dışında ölmek felakettir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir ülkeden kaçarken, o ülkenin sınırını aştığımızda kurtulma ihtimalimiz olduğu gibi, vurulma veya hapse girme ihtimalimiz de olur. İslâmiyet’in sınırını aşmak da böyle tehlikelidir. Bütün varlığımızla, bütün gücümüzle bu sınırın içinde olmaya çalışmalıyız. Bazen nefsanî, bazen şeytanî hareketler, bazen kötü insanların yanıltmasıyla sınırı aştığımız anda, o felaketten kurtulmak için tevbe ve istigfar etmek gerekir.

İnsanlar nefsine tâbi olarak, şeytana, kötü arkadaşa uyarak bazen sınırı aşıyor, yani haram işliyor veya küfre girebiliyor. O anda ölürse mahvolur. İslâm hududunun, İslâm dairesinin dışında ölmek felakettir. O bakımdan Peygamber efendimizin bildirdiği (Allahümme, yâ mukallibel kulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) duasını her gün okumalı. (Ey büyük Allah’ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde sabit kıl, yani dininden döndürme, ayırma! Dinin hudutları içinde kalmamı nasip eyle!) demektir.

Sınırın dışında olmak tehlikelidir. O bakımdan dinimizin ilk emri sınırları öğrenmektir. İslâmiyet’in sınırı, önce küfürden, şirkten sakınmak, ikincisi haramlardan sakınmak, ondan sonra mekruhlardan sakınmaktır. Bunlardan sakınınca o sınırlar içinde yapılan her ibadet sahih olur.

Allahü teâlâ, sınırın dışında olan ibadetten razı değildir. O insanın kurtulma ümidi de çok azdır. Çünkü sınırın dışında, her an küfre girebilir, haram işlerken ölebilir, kötü bir yerde can verebilir. Yani ibadetleri o anda onu kurtarmaz. Ama sınırı aşmazsa, Allahü teâlânın razı olduğu yerde olduğu için yaptığı her ibadetten ecir alır, ölürse Müslümanların arasında ölür, kabri belli olur, haramlardan her an sakındığı için cihat sevabı alır. Sınırın içinde kalmanın tek yolu sâlihlerin arasında olmaktır. Bunun için Peygamber efendimiz, (Cemaatte rahmet vardır ayrılıkta azab-ı ilâhî vardır) buyurmuştur.

Dinimizde sıra, önce iman etmek, ikincisi ilim yani İslâmiyeti bilmek, sonra da bildiğine uygun yaşamaktır. İslâmiyet’in sınırını bildikten sonra insan günah işlemez. Sınırları bildiği hâlde günah işlemeye giderse, bu çok daha tehlikeli olur.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı