Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Feyz almanın üç şartı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Eshab-ı kiram Peygamber efendimizden üç sebeple feyz aldılar. Bir talebe de bu üç şarta ne kadar yapışırsa, hocasından o kadar feyz alır:
Birinci şart: O kişinin ihlâs ve kabiliyetidir. Bunun derecesi de dine uymaya bağlıdır. Kişi ne kadar farzları yapıyor, haramlardan sakınıyorsa, ne kadar sünnetlere uyuyor, mekruhlardan kaçınıyorsa, onun ihlâsı ve kabiliyeti o kadar çok yüksektir. İhlâs ve kabiliyet tamam olunca yani dine uyunca, feyz gelir, fakat feyzin içeri girmesi için iki şart daha lazımdır.

İkinci şart: Bağlı bulunduğu zatın büyüklüğüne, onun Resulullah’ın vârisi olduğuna tam inanmak, tam güvenmektir. Böyle olunca, tam sevgi hâsıl olur. Yani feyz ve sevgi için mutlak güven şarttır. Güvenince itaati artar. Ne kadar itaat ediyorsa, o kadar seviyor demektir. Bu ne kadar eksikse, gelen feyz çok olduğu hâlde, aldığı feyz az olur. Hep dünya işleriyle [haramlarla, mekruhlarla, boş ve faydasız işlerle] meşgul olmak, dünya sevgisinin kalbden çıkmaması, aldığı feyzin az olduğunu gösterir. Çünkü bu büyüklerden gelen feyz, dünya sevgisini kökünden siler süpürür.

Üçüncü şart: Sohbettir, yani görüşmektir. Çünkü feyz olması için rabıta yani irtibat lazımdır. Rabıtanın en güzeli de görüşmektir, konuşmaktır. Mesela, Selman-ı Farisi hazretlerinin ihlâsı ve muhabbeti tamamdı, ama Peygamber efendimizin vefatından sonra sohbet kalktığı için kemale gelmesi, Resulullah efendimizin, (Kalbimde ne varsa kardeşim Ebu Bekr'in kalbine akıttım) buyurduğu mutlak vâriste, yani Ebu Bekr-i Sıddık hazretlerinde oldu. Çünkü sohbetin, görüşmenin devamı şarttır. Peygamber efendimiz vefat edince, Eshab-ı kiram dediler ki:
(Henüz defin işi bitmeden, kalblerimizde değişiklik duyduk. O zaman Resulullah'ı kaybettiğimizi anladık, dünyada başka şeylerin de olduğunu gördük. Hâlbuki onları hiç görmezdik.)

İşte sohbetin kıymeti böyledir. Resulullah'tan gelen nimetler Silsile-i aliyye büyüklerinden gelir. Bu büyükleri inkâr eden, bu nimetlere kavuşamaz.

Kitabını okumak da sohbetinde bulunmak gibi feyz verir. Bunun için merhum hocamız, (Bizi arayan, kitaplarımızın satırları arasında bulur) buyurmuştur. Hocamızla mânevî irtibat kurmak isteyen, kitaplarından birini her gün okumaya çalışmalıdır.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı