Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Hakiki âlim ile sahtesinin farkı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Cahiller, ölüyü diriltip mezardan çıkarmayı büyük keramet sanır. Evliya zatlar ise ölü kalbleri diriltmeye, yani insanları kâfirlikten kurtarmaya ve hasta ruhları tedavi etmeye önem verir.

Hace Muhammed Parisa hazretleri buyuruyor ki:
(İnsanların çoğu ölüleri dirilteni büyük bilir. Allahü teâlâya yakın olanlar, bunu yapmak istemeyip, ölü ruhları diriltmişler, talebenin ölü kalblerini diriltmeye çalışmışlardır. Doğrusu da, kalbleri ve ruhları diriltmek yanında, mezardaki ölüleri diriltmenin hiç kıymeti yoktur. Hattâ abes yani faydasız şeyle vakit kaybetmek olur. Çünkü ölüyü diriltmek, ona birkaç günlük ömür kazandırır. Kalblerin diriltilmesi ise, sonsuz Cennet hayatına kavuşturur.

Zaten Allahü teâlâya yakın olanların vücutları keramettir. İnsanları Allahü teâlâya davet etmeleri, Allahü teâlânın rahmetlerinden bir rahmettir. Ölü kalbleri diriltmesi, harikaların en büyüğüdür.

İnsanların selameti, onların varlığı iledir. Mahlûkların en kıymetlisi onlardır. Onların sözleri şifadır. Allahü teâlânın ihsanları, onların bulunduğu yerden eksik olmaz. Yanlarında bulunanların sonu kötü olmaz. Onları tanıyanlar mahrum kalmaz.)

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(O büyükleri, yalancılardan ayıran farkların en açığı, yanlarında bulunanların kalblerinde, Allahü teâlânın korkusu ve sevgisi hâsıl olmasıdır ve başka şeylerden soğumalarıdır. Evliya zatla münasebeti olanlarda, bu alametler hâsıl olur.)

O hâlde, hakiki bir mürşid-i kâmille sahtesi arasında iki fark vardır:
1- Hakiki bir mürşid-i kâmil, insanları kendisine değil, İslamiyet’e çağırır. Kendisinin mürşid-i kâmil olduğundan bahsetmeye de ihtiyaç duymaz. Peygamber efendimizi, Kur’ân-ı kerimi, yani İslamiyet’i anlatmak varken, bir kimsenin kendinden bahsetmesi, kendine ait bir şeyle ortaya çıkması, sahtekârlık olur.

2- Hakiki bir mürşid-i kâmille beraber olanların kalblerine mutlaka Allah sevgisi ve Allah korkusu gelir. Dünyaya karşı soğukluk, âhirete karşı sıcaklık hisseder.

Bu iki vasıf bulunmayan kimsenin mürşid-i kâmil olmadığı anlaşılır.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı