Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Dünyada en bedbaht insan
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kur’an-ı kerimde mealen, (Kim Allah’a güvenirse, Allah ona yeter) buyuruluyor. Kim kime, neye güvenirse, yardımı ondan beklesin! Allahü teâlâ, kendisine güvenenlere yardım eder. Diğerlerini ise, güvendikleriyle baş başa bırakır.

Dünyada en bedbaht insan, Allahü teâlâya değil de, kendi gibi âciz insanlara veya kendi nefsine güvenendir. Allahü teâlâdan değil, nefsinden güç almak istemek felakettir. Kendine güvenen sevilmez. Allah'a güveneni ise herkes sever.

Merhum hocamız, (Kalbden para sevgisini çıkarmanın ilacı büyükleri sevmektir. Bunun başka hiçbir ilacı yoktur) buyururdu. Çünkü sevgiler çarpışır. Mesela ibadet sevabdır. Ama sevab sevgiyle çarpışamaz. Sevgi, şefkat ve muhabbetin hususiyeti başkadır, ibadetin hususiyeti başkadır. O bakımdan, dünya sevgisinin zıddı, ibadet etmek değil, ancak ve yalnız, Peygamber efendimizin vârisi olan İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyük zatların sevgisidir. Bu iki sevgi çarpışır. Kişinin akıbeti, hangi sevginin üstün geleceğine bağlıdır. Bu büyüklerden, onların sevgisinden nasibi olmayan, yer dolusu gözyaşı dökse, yine bir gün batar.

Cenab-ı Hakk'ın rızasına, sevgisine iki yolla kavuşulur. Biri kalb yoluyla, ikincisi kalıp yoluyla, yani beden yoluyla. Kalb, Allah sevgisiyle dolmalıdır. İnsan vücudu da, ibadetle ve İslam ahlâkıyla süslenmelidir. İnsan hiç konuşmadan da dine hizmet edebilmelidir. Nitekim ömründe hiç namaz kılmamış bir genç, bulunduğu beldeye gelen büyük bir zatın yaşayışına bakar. O zatla hiç konuşmadığı hâlde, sadece o zatın yaşayışını görür ve talebelerine gelip, (Ben hayatta böyle tatlı Müslüman görmedim) diyerek namaza başladığını bildirir. Hâlbuki kendisine, (Namaz kıl) diyen olmamıştır.

İnsanlara, anlatarak bir şey kabul ettirmek çok zordur. Fakat biz dinimizi tam yaşarsak, tatlı dil ve güler yüzümüzle, güzel ahlâkımızla, numune olursak, hiç konuşmasak bile, bize bakıp dinimizi severler. Lisan-ı hâl, lisan-ı kâlden entaktır. Yani insanın hâl ve hareketi, sözünden daha tesirli olur. Yaşayarak örnek olmak, sözle anlatmaktan daha etkilidir.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı