Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Saadetin başı
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir mümin, evliya bir zatın kabrini ziyarete giderse, o zatın kalbinden bu müminin kalbine feyz akar. Ziyaret eden de, feyz geldiğini anlar. Çünkü kalbinde âhirete karşı, Allahü teâlâya karşı sevgi artar. Eğer artmıyor, dünya sevgisi devam ediyorsa, ya kendisinde veya gittiği yerde bir kusur vardır. Önce kusuru kendisinde araması ve tevbe istigfar etmesi lazımdır. Tevbe etmesine rağmen, kalbinde hâlâ dünya sevgisi hâkimse, o kabrin, âlim bir zata ait olmadığı anlaşılır. Oraya gitmemeli. Hayattayken de, vefatlarından sonra da böyle olur.

Allahü teâlâ bir kuluna iki şey vermişse, ona her şeyi vermiştir:
1- Sevdiği bir kulunu tanıtması: Saadetin başı budur. Görmek başka, tanımak başkadır. Tanıdıktan sonra görmek çok iyidir. Fakat tanımadıktan sonra görmek, hayvanın görmesi gibidir, hiç faydası yoktur. Ebu Cehil, Peygamber efendimizi gördü, ama tanımadı.

2- Dine hizmet nasip etmesi: Allahü teâlâ, o kimseyi dinine hizmet ettirir. Peygamber efendimizin en büyük hususiyeti, varlık sebebi, Allahü teâlâyı tanıtmak ve Onun dinine hizmet etmektir.

Eshab-ı kiramın en büyük özelliği, Peygamber efendimizi tanımak ve din-i İslam’a hizmet etmektir. Şanslı kulların özelliği, İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyükleri tanımak ve onların yolunda ihlâsla dinimize hizmet etmektir.

Bu yolda başarı, bilgiye değil, peki demeye bağlıdır. Kim hizmet ederken, âmirine peki diyorsa, mutlaka başarılıdır. Peki demeyenden hayır gelmez.

Dinimize yapılan hizmetlerde ihlâsla çalışanlar, hem ücret, hem ecir kazanırlar. Öldükten sonra işe yaramayacak paralar, kıymetsizdir. Hepimizin, öldükten sonra işe yarayan paraya yani ecre [sevaba] ihtiyacı vardır. O hâlde insanlar, ya ücret için veya ecir için çalışır. Yalnız ücret için çalışan, ücretini alır ve alacağı orada biter. Ama hizmetlere, büyüklerimize inanan, ecre taliptir. O, hem ecir, hem ücret alır. Ecirden dolayı gelen ücret, çok hayırlı ve bereketlidir. O ücretten edilen istifade, hemen bitmez, birçok güzel işe vesile olur. Onun için hizmetlerde çalışan, sıkıntı çekmez. Eğer çekiyorsa, bu, Cenâb-ı Hakk'ın en büyük ikramıdır, zira bu şekilde Cennet nimetlerini arttırmaktadır.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı