Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Karşılık, niyete göredir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
(Ameller niyetlere göredir) hadis-i şerifi, bütün işlerin, ibadetlerin, hizmetlerin, hepsinin niyete bağlı olduğunu göstermektedir. O niyetin karşılığı alınır. Niyet makbul ise, ancak o zaman o işe sevab verilir. Niyet bozuksa, o işlerin hepsi silinir gider. Bozuk niyetin günahı kalır. Haramlarda ise iyi niyete bakılmaz. İyi niyetle yapılsa da sevab alınmaz, yine günahtır.

Demek ki, iyi amellere verilecek karşılık, niyete göredir. İki kişi aynı ameli işler, karşılığı niyete göre değişir. İmamın arkasında, bir safta iki kişi yan yana namaz kılar, birinin niyeti hâlis, ötekininki hâlis değilse, ikisinin ibadeti arasında dağlar kadar fark olur. Hâlbuki görünüşte ikisi de aynıdır. Onun için merhum Hocamız buyururdu ki:
(Bizim niyetimiz, bütün dünyaya, bütün Müslümanlara hizmettir. Maksadımız hizmettir, sen ben davası değildir, müdürlüğün, başkanlığın hiç kıymeti yoktur. İş niyettedir, âmirlikte değil! Resulullah efendimiz, savaş için bir ordu hazırlamıştı. Ordunun başına azat edilmiş bir kölenin oğlu olan Üsame’yi emir yaptı. Emrinde, Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer gibi Eshab-ı kiramın bütün büyükleri vardı. Hiçbiri, “Ama o çok genç, hem köle oğlu” demedi. Peygamber efendimizin vefatından sonra Müslümanların başına Hazret-i Ebu Bekir'i geçirdiler. O da yine Hazret-i Üsame’yi seçti, herkes ona itaat etti. Onun için verilen vazifeyi yapmalı. Emir yaparlarsa emirlik, er yaparlarsa erlik vazifesini yapmalıdır.)

Bu büyükler, ileride gemiden atacakları kimseyi baştan gemiye almazlar. Aldıklarını da, artık gemiden atmazlar. Bir kadı, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe olmak istiyordu. Fakat o büyük zat, ona iltifat etmediğinden gayet mahzun bir hâlde gelip gidiyordu. Bir gün Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin neşeli bir anında, yakın bir talebesi o kadıdan bahsedip, mahrum kalmaktan çok üzüldüğünü söyleyince, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri; (Ben, kimin içinde büyüklük ve üstünlük arzusundan bir şey sezsem, hattâ o kibre on yıl sonra bile düşecek olsa, ona büyüklerin yolundan bahsedemem) dedi. Talebelerinden bazıları, bu günün tarihini yazdılar. Aradan on yıl geçti. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri de vefat etmişti. O kadı, memleketinde hâkimlik ve reislik makamına çıktı. Hâlinden çok memnundu ve bu yolla hiç alakası kalmamıştı. Hattâ müminler en büyük kötülüğü bundan gördüler.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı