Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Dert ve beladan zevk alanlar
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Büyüklerin başına gelen felaketler, sıkıntılar onları zerre kadar üzmez ve sarsmaz. Mesela bir tüccar olan Şeyh Ahmed-i Yekdest hazretleri, bir gün Hindistan’a ticarete giderken çoluk çocuğunun veba hastalığından vefat ettiklerini haber alır. Daha sonra, yolda eşkıya kafileyi basıp, mallarını alıp sol elini bileğinden keserler. Kendisine (Yekdest=tek elli) denmesinin sebebi budur. O ise zerre kadar üzülmez ve zikreder. Kafiledekiler, (Herkes perişan, senin üstelik çocukların da öldü, elini de kestiler, sen nasıl böyle olabiliyorsun?) dediklerinde buyurur ki:
(Cenab-ı Hak, Levh-il-mahfuzda ne yazdıysa o oluyor, kaderde ne yazmışsa, bugün kaza olarak o meydana geliyor. Ben Cenab-ı Hakk’ın kader ve kazasına mı bir şey söyleyeyim? Ben Ona teslimim, size ve nefsime bağlı değilim.)

Seyyid Abdullah-ı Dehlevî hazretleri o kadar hastaydı ki, kaşıntı, basur, alerji, zafiyet, bronşit gibi birçok hastalıkları vardı. Hatta iki kolundan tutarak namaza kaldırırlardı. Fakat kapısı hastane gibiydi. Önüne gelene okuyor, dua ediyor, gelenler şifa bulup gidiyordu. (Efendim, bu kadar sıkıntı çekiyorsunuz, bir defa da kendinize okusanız, dua etseniz ne olur?) dediler. (Şikâyeti olanlara okuyorum, ben şikâyetçi değilim ki kendime okuyayım) buyurdu.

O büyükler, her inlemede, her sıkıntıda, Cenab-ı Hakk’a daha çok yaklaştıklarını görüyorlar. İnsan, Allahü teâlâya giden yolu tıkar mı? Bizler hep şikâyetçi olduğumuzdan bu yolu tıkıyoruz. Onlar ise dert ve beladan, nimetlere kıyasla daha çok zevk alıyorlar. Mesela, İmam-ı Hüseyin’in kalb gözü elbette açıktı, Levh-il-mahfuzu, kaza kaderi okuyordu. Kerbela’da o sıkıntılar başına geldiği zaman, ne baba, ne dede dedi. Eğer yalnız Hazret-i Ali’yi çağırsaydı veya (Dedeciğim yetiş!) deseydi, yerle gök birleşirdi. Ama hiçbirini çağırmadı. Bunun birinci sebebi, Levh-il-mahfuzda bütün olacakları görüyordu. Dolayısıyla Allahü teâlâya karşı edepsizlik etmek istemedi. İkincisi hiçbir savaşa iştirak etmemişti, şehitlik derecesine kavuşmak istedi. Allahü teâlâya kavuşmak aşkı içindeydi. Bazıları, (Peygamber, torununu kurtarmak için niye himmet etmedi?) diyorlar. Himmet, ancak istenirse gelir. Hazret-i Hüseyin ise istemedi. (Yetiş ya dedeciğim!) deseydi her şey bitmişti.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı