Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Büyüklerin gözünden düşmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, (Mürşidinin gözünden düşmek, yedi kat göklerden düşmekten daha kötüdür) buyuruyor. Yedi kat gökten düşen ölür. Hocasının gözünden düşen ise, Cehenneme düşer, yani sonsuz ölür. Çünkü onun kalbi, başka bir kalbe, o diğer kalb de bir başka kalbe bağlıdır. Bu, silsile yoluyla Resulullah'a gider. O hâlde mümin, hocasının karşısında teneşir tahtasındaki ölü gibi olmalı. Çevirirse döner, çevirmezse dönmez. Yani onun huzurunda, kendi iradesini terk etmelidir.

Karlı soğuk bir kış günü, Behaeddin-i Buhari hazretleri, hocası Seyyid Emir Gilâl hazretlerinin aşkına daha fazla dayanamayıp yollara düşer. Yara bere içerisinde, yarı donmuş vaziyette, çok uzaklardan gelip kendisini dergâhın kapısına gece vakti zor atar. Dışarıda gürültü olunca dergâhtaki bir talebe bakıp gelir. (Efendim, Behaeddin-i Buharî gelmiş) deyince, Emir Gilâl hazretleri, (Kimden izin alıp da gelmiş? Almayın içeriye. Dönsün geldiği yere!) buyurur. Giden talebe güçlükle, (Geriye dönün!) der ve içeri gider. Behaeddin-i Buhari, hayatının en büyük imtihanını o gün vermiştir. (İçeri giremedim, ama bari kapının eşiğinde öleyim) diye kapının önüne yatıp kendinden geçer.

Gece Emir Gilâl hazretleri, bir ara dışarı çıkar. Bir şeye bastığını fark eder. Eğilip bakınca, Behaeddin-i Buhari’yi görür. Kucaklayıp içeri alır. Elini yüzünü temizler. Yaralarını sarar. Behaeddin-i Buharî kendine gelince, (Ben neredeyim?) der. Hocası, (İyi yerdesin evladım) diye cevap verince çok sevinir. (Efendim, canımızı, malımızı, her şeyimizi, kabul etseniz de, reddetseniz de size feda ettik, buradan bir adım gitmeyiz. Ancak, biraz önce dışarı atılmışken şimdi içeride, hem de kucağınızdayım, bu şefkatin hikmeti nedir?) diye sorar. Emir Gilâl hazretleri, (Behaeddin, her şeyin iyiydi, fakat kalbinde, bana olan aşkın düşürdüğü, farkında olmadığın bir kibir vardı. Bu kibir çıkmadan oraya faydalı bir şey giremezdi. Bu yüzden onun çıkmasını istedim. “Onu içeriye almayın” demek, bana da ne kadar zor gelmişti. Elhamdülillah şu anda sendeki o kibir de yok oldu. Kalbimde ne varsa, hepsi senin olsun) dedi. İşte bundan sonra Behaeddin-i Buharî, Şah-ı Nakşibend hazretleri oldu.

 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı