Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Günah ve zafer
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Silsile-i aliyye büyükleri, Peygamber efendimizden gelen o mübarek nura ilave ve çıkarma yapmadılar, bid’at bulaştırmadılar. Hocalarından aldıkları bu kıymetli emanetin aslını koruyup ehline teslim ederek hakiki İslamiyet’i bugüne kadar getirdiler. Biz de, bu nimete kavuşmaya lâyık olan, bunu bekleyen insanlara, bu emaneti ulaştırmaya hassasiyetle çalışmalıyız. Ticarette bile, sattığımız malla birlikte başka şeyler de vermeliyiz. O da güler yüz, tatlı dil ve güzel ahlaktır. Müşteriler, mertliği, dürüstlüğü ve samimiyeti görüp, (Bunlar ne güzel Müslüman) demeliler. Bu güzel muamele, dinimizin yayılmasına da sebep olur.

Hazret-i Ömer Kadsiye Savaşı’nda Sa’d Bin Ebi Vakkas hazretlerine, (Şöyle bir taarruz düzeni kurun!) diye, savaşla ilgili taktikler vermedi. (Ya Sa’d! Düşman ordusunun çokluğundan korkma, Allah’tan kork! Günah işleme! Eğer askerlerin arasında günah işleyen varsa onu ordudan ayır! Çünkü Allah, içinde günah işleyenlerin olduğu kavme zafer vermez) buyurdu. Çünkü başarılı olmak, ancak Allah’tan korktuğumuz ve Onun emir ve yasaklarını, Onun rızası için bildirmek gayesinde olduğumuz zaman mümkün olur. Yoksa, (Biz bunun en iyisini yaparız!) demekle olmaz. İnsan çok âcizdir. Mesela Cenab-ı Hak idrar yolumuzu tıkasa, helâya çıkamayız; diğer işleri nasıl yapacağız! Suyun üstünde giden yaprak gibi olmalıyız. Yaprağı götüren sudur, kendi kendine gitmez. Bunun gibi, işlerimiz de, büyüklerin himmet ve duasıyla yürür. Ama başarıyı kendimizden bilip, (Biz yaptık) dersek, yanlış yapmış oluruz ve işler durur. Nitekim büyükler, o kadar ilim sahibi olmalarına rağmen hep hocalarından naklederler, kendilerine ait tek kelime etmezlerdi.

Bir talebe, büyük bir zata sorar, (Efendim mübarek geceler gelip geçiyor, hizmetlerin çokluğundan eve geç gidiyoruz, birkaç şey okuyamadan, fazla bir ibadet yapamadan, yorgunluktan hemen uyuyup kalıyoruz, ne olacak bizim hâlimiz?) der. O zat, (Sizin İslamiyet’in yayılması için yaptığınız bu çalışmaların, işlerin maksadı hizmet olduğu için, en kıymetli ibadeti yapmış oluyorsunuz. Gece fazla ibadet edemeyince kaybımız olmaz) diye cevap verir.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı