Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Nefsanî işin sonu, Rahmanî olmaz
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir genç, bir zata gelip, (Efendim, ben Allah rızası için evlenmek istiyorum) der. O zat da, (Cenab-ı Hak sana, arzuna uygun bir kız nasip etsin!) diye dua eder. Allahü teâlâ, gencin hâlis niyetini ve o mübarek zatın duasını kabul eder. Allah rızası için gelen, muradına erer. Çok saliha bir kızı Allahü teâlâ ona nasip eder. Bu, her iki taraf için de büyük bir nimettir. Her işini besmeleyle yapan, namazını kılan, tesettüre riayet eden, Allah’tan korkan bir hanıma kavuşmak nimet olmaz mı? Kendisini ve hanımını haramlardan koruyan koca da, hanım için büyük nimettir. Kızın babası da mesuttur, bahtiyardır, çünkü (Kızını fâsıka veren melundur) hadis-i şerifinde bildirilen duruma düşmüyor.

Eğer bir ana baba, kızını vereceği kişiye, dininden önce onun mesleğini ve parasını soruyorsa, o kızın hayatı sönmüştür, bitmiştir. Ana baba da ölünceye kadar ondan hayır görmez. Çünkü vasıtanın istikameti değişti. İstikamet Cennet iken, dünyaya döndü. Mesleğini, dünyalığını sormak, nefsanî bir harekettir. Nefsanî hareketin sonu, Rahmanî olamaz. Allahü teâlâ bir hadis-i kudside, (Nefsinize düşman olun! Çünkü o nefsiniz bana düşmandır) buyuruyor. Yani nefsine uyan, nefsanî hareketler peşinde koşan, Allah’ın düşmanı olur.

Karşı tarafın şunu bunu istemesi yüzünden, evlilikler daha başlamadan bozuluyor. Dindarlığını düşünmeden, malı mülkü olana kızlarını veriyorlar, ama 7-8 ay sonra hem de, sopayla, dayakla boşanıyorlar. Kendimize gelelim, dindarlıktan başka üstünlük aramayalım. Hazret-i Ömer buyuruyor ki: (Müslüman olmak, kemal noktasıdır. Müslüman olmanın üstünde, hiçbir itibar ve şeref yoktur. Kim Müslüman olmak şerefinin dışında, herhangi başka bir şeyde, izzet ve şeref ararsa, Allah onu mutlaka rezil eder.)

Mübarek zata biri, (Efendim bir hırkanızı da bana verseniz, memleketimde talebe yetiştireyim) demiş. O mübarek zat da, (Bir merkebe benim hırkamı giydirsen, o merkebin kafasına benim külahımı koysan, bu merkep, merkeplikten çıkar mı?) demiş. O da, (Çıkmaz efendim) deyince, buyurmuş ki: (Eğer sen hırkama ve takkeme gönül bağladıysan, sana onu versem de, külahımı başına geçirsem de, sen yine aynı kalırsın. Sen gel de, önce dinini doğru olarak öğren ve hakiki Müslüman ol!)
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı