Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Bilmek ve inanmak
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinin aslı bilmek değil, inanmaktır. Herkes, bilgisini iman zannediyor, bu yanlıştır. İnanmak çok farklıdır. İmanın kaynağı kalb, bilmenin kaynağı ise beyin, yani akıldır. Beyin ölürken zaten çalışmaz. O nur, kalbde olur. Mesela beyin ölümü gerçekleşen bir kimsenin beyni durur, ama kalbi çalışır. Dolayısıyla kalbinde sevgi olan, Allah'a imanı olan kimse, unutup, hatırlamasa bile, kalbi yine çalışır, yine inanır. Kalbin temizliği çok önemlidir. Bu da, ancak temiz insanların sohbetlerini dinlemekle ve kitaplarını okumakla kazanılır. Kişinin kendisi temiz değilse, yazıları, konuşmaları doğru da olsa, kalbi karartır. Çünkü kalb bardak gibidir ve içinde ne varsa o çıkar. Onun için içeceğimiz suya ve nasıl bir bardaktan içtiğimize çok dikkat etmeli. İmam-ı Rabbani hazretleri gibi evliya zatların yazdığı, hazırladığı kitapları okumalı. O kitapların satırları arasında büyüklerin ruhaniyeti vardır. İnsan farkında olmadan kalbinin temizlendiğini hisseder. Kalb temizlenince de, insan imanla ölür. İmanlı veya imansız ölmek kalbe bağlıdır. Kalbin temizliği imanla gitmenin işaretidir. Kalbin, günahlarla kirlenmesi son nefeste felakete sebep olur.

Bu yolda inanmanın, teslimiyetin önemi büyüktür. Bir talebe hocasına, kalbinin hasta olduğunu söyler. Hocası, (Merak etme, ameliyat yaparız) buyurur. (Nasıl olacak efendim?) diye sorar. (Gece saat üçte inşallah...) buyurur. Talebe, ameliyata hazırlanır. Aklını bırakır, bunun bir latife veya mecaz olabileceğini bile düşünmez. O gün yıkanır, temizlenir, her şeyi hazırlar. Gece saat üçte hocasının bulunduğu yere gelir. Hocasının uyuduğunu görünce gider. Ertesi gün talebe, biraz değişmiş hâlde, gece ameliyat olamadığını söyler. Hocası, (Dün gece yorgundum. Bu gece inşallah. Fakat senin uyanık olman şart değil, sen uyurken de, bu ameliyat mümkündür, merak etme!) buyurur. Talebe, o gün bir arkadaşıyla konuşurken, bu durumu sevinçle anlatır, (Bu gece ameliyat oluyorum) der. Arkadaşı durumu anlayınca, (O ameliyat başkadır, sana özel dua eder. Onun duası ameliyat gibidir, sen onun duasını al yeter!) der.

İşte eskiden büyüklerin talebeleri böyle inanmış, teslimiyet sahibi kimselerdi. Biz de, her fırsatta, o büyük zatları hatırlayarak, onların dualarına ve feyizlerine kavuşmak için çalışmalıyız.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı