Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Üstün hâller ölçü değildir  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Üstün hâller ölçü değildir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimizde olağanüstü hâller göstermek, üstün olmayı göstermez. Bu hâl, müminde de, kâfirde de olabilir. Dolayısıyla ölçü, bu değildir. Başkasında olmayıp, kendisinde üstün hâller olduğunu düşünen, bundan mutluluk duyan, ucba ve kibre girer, felakete gider. Onun için bizim dinimiz, uçmak dini değildir, yerde yürümek dinidir.

Hazret-i Ömer, tayin ettiği bir valiye, başarılı olması için, (Namazlarını vaktinde kusursuz kıl, ramazan orucunu doğru tut, zekâtını tam ver, haccını düzgün ifa et! Kelime-i şehadeti çok söyle, imanını koru! Haydi, Allah selamet versin) diye nasihat edince, Eshab-ı kiram, (Yâ emir-el-müminin, bunları vali de, biz de biliyoruz. Nasıl başarılı olacağını merak ettik. Acaba ne hikmeti var ki, herkesin bildiği şeyleri tekrar bildirdiniz?) diye sordular.

Hazret-i Ömer buyurur ki:
Din budur. Bunun dışında ne söylenecek ki? Allahü teâlâ, İslam’ın şartlarından razıdır. Başarı ancak Onun yardımıyla olur. Siz başka kimden yardım bekliyorsunuz?

Yani Hazret-i Ömer, (Yardım, kişinin, mesleğinden, meşrebinden, parasından veya kabiliyetinden değil, Allah’tandır) demek istemiştir.

İnsandaki üstün hâller, açlıktan olur. Biri aç kalsa, ister papaz, ister Müslüman olsun, sonunda ikisinde de hârikulade hâl yani ya istidraç veya keramet mutlaka meydana gelir. Çünkü zayıflayan nefse ruh hâkim olur. Maksat bu değil, dinimizin emir ve yasaklarına ihlâsla uymaktır. İhlâslı olana Allah da yardım eder.

Aşere-i mübeşşere, yani Cennetle müjdelenen on kişi hariç, hiç kimse son nefesten emin olmamalı! Daima uyanık olmalı! İmanını, başının üzerinde kaçacak kuş gibi bilip, kaçmaması için dikkatli olmalı! Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Cennete girmeden, beratı elinize almadan sakın sevinmeyin! Çünkü bir mümin ömür boyu cennetlik amel işler ve Cennete girmesine bir zra kalmış iken, bir yanlış iş yapar, bir huysuzluğu veya bir uygunsuzluğu sebebiyle Cehenneme gider. Bir kâfir, 80 yıl küfür içinde yaşar. Cehenneme girmesine bir zra kalmış iken, bir güzel amel eder, imana kavuşur, hiç günahsız Cennete gider.)

O hâlde işin sonu önemlidir. Son nefese kadar imanı muhafaza etmeye çalışmalıdır.

Son nefes belli olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ali Bekka hazretleri çok ağlardı. Gözyaşı tuzlu olduğu için aktığı yerleri kısmen çürütmüş, yüzünde iz bırakmıştı. Çok ısrar üzerine, devamlı ağlamasının sebebini şöyle anlatır:

Yıllar önce, olağanüstü hâlleri olan bir arkadaşım vardı. Bir defasında birlikte tayy-i mekânla Bağdat’tan, yaya bir yıllık uzaklıktaki şehre, bir anda gittik. Orada bana (Ali, filan zamana yakın öleceğim. O gün ölürken yanımda bulun!) dedi. (Tamam, söz) dedim. İşimizi görüp, yine tayy-i mekânla döndük.

Dediği gün evine gittim, can çekişiyordu, ama yüzü doğuya dönmüştü. Tutup kıbleye çevirdim. Tekrar doğuya döndü. Yine çevirdim, yine döndü. Gözlerini açıp, (Arkadaş yüzümü kıbleye çevirmek için uğraşma, bu tarafa dönmüş olarak öleceğim) dedi. (Neden) diye sordum. (Tanrı üçtür, hak din Hristiyanlıktır) dedi. Sanki dağlar başıma yıkıldı. Gözleri fal taşı gibi patladı, sonra birden çirkinleşti, çırpına çırpına imansız öldü. Bunu duyanlar, cenazeyi dışarı attılar. Cesedin etrafını kalabalık sardı, durumundan korkanlar, bizim sonumuz ne olacak diye ağlamaya başladılar.

Ben de, başımı alıp köyden dışarı çıktım. Yürürken, (Benim sonum ne olacak) diye hem ağlıyor hem tevbe ediyordum. Epey uzaklarda, bir Hristiyan köyüne kadar gelmişim. Ortada bir cenaze, köylü etrafında toplanmış, sövüp sayıyorlar. Beni görünce, (Ali hoca, gel) dediler. Hışımla yerdeki cenazeyi gösterip, (Bu, kelime-i şehadeti getirdi, “Hak din İslam’dır, ben Müslümanım” dedi, Allah diyerek öldü) dediler. Ben de, (Ne güzel, hak din üzere öldü, üzülecek ne var) der demez, iyice köpürdüler. (Bu bizim meşhur rahibimizdi, yüz yıl yaşadı, sonunda bize ihanet etti, dinimizi reddetti, “Gelin siz de Müslüman olun, kâfirlikte kalmayın” gibi hakaretler de etti) dediler. (İleride bir köyde, biraz önce Hristiyan olup ölen biri var. Onun ölüsü de ortada kaldı. İki cenazeyi değişelim) dedim. Kabul ettiler, onu kendi mezarlıklarına gömdüler. Biz de, bizimkini kefenleyip, namazını kılıp, bizim mezarlığa defnettik. İşte bu yüzden yıllardır ağlıyorum, son nefeste benim hâlim ne olacak diye hep korku içindeyim.

Şu hâlde son nefese kadar, ibadetlerimize ve hizmetlerimize güvenmemeliyiz. Korku içerisinde yaşayıp o imtihanı kazanmaya uğraşmalıyız.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.