Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Hayalin ideali olmaz  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Hayalin ideali olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

* Aynaya baktığınız zaman kendinizi görürsünüz. Siz o aynanın neresindesiniz? İçinde misiniz, dışında mısınız? Aynanın içinde deseniz yalan olur, içinde değilsiniz. Yok deseniz olmaz, bakınca görüyorsunuz. Görülen kendiniz misiniz, o görüntü nedir? Bir ipe taş bağlayın ve hızlıca çevirin, taş dönerken bir daire göreceksiniz. Bu nokta-i cevvale denilen daire var mıdır yok mudur? Var deseniz taş çevrilmeyince daire yok oluyor. Yok deseniz taş çevrilince daire görülüyor. Fakat aslında daire yok. Bu görülen daire nedir, nerededir? İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; Bunların her ikisi de aslında olmayıp bizim hayalimizde oluşan vehimdir, görüntülerdir. İşte dünya da hakikatte bulunmayıp yok olacak bir görüntüdür. Dünya hayatı, hayaldir. Hakikat ise ahiret hayatıdır. Dünya hayatı, hakikat olan ahiret hayatının aynadaki görüntüsü gibidir. Nasıl, aynada ki görüntü bir müddet durur ve karşısındaki hakikat çekilince görüntü kaybolursa, taş çevrilmeyince daire görüntüsü kaybolursa, dünya da, bir gün kaybolacak görüntüdür. Vehmin arkasından koşan hayalperesttir. Hayalin ideali olmaz. İnsanın ideali, hayalhane olan bu dünya olmamalıdır.

* Anne baba hakkı çok önemlidir. Çünkü Allahü teâlâ böyle bildiriyor. Bundan sonra hoca hakkı gelir (zaman olarak). Çünkü insanı ateşten kurtaran, dinini öğreten budur. Patron hakkı da çok önemlidir. Çünkü Allahü teâlâ onun eliyle rızkını veriyor. Bütün bu haklar Allahü teâlâ bildirdiği için vardır. Yoksa Allah hakkının yanında önemi yoktur. Çünkü seni sen yapan yaratan, her an varlıkta durduran, her şeyini veren Odur. Nedir Allah hakkı, birincisi Onu tanımaktır, yani inanmaktır. Nasıl tanıyıp inanacaksın? Kendi kendine tanıyıp inanmak olmaz. Onun bildirdiği şekilde tanıyıp inanacaksın. Bu nasıl olur? Bu, Onun Resulü, Habibi Muhammed aleyhisselamın bildirdiğine inanmakla, hepsini beğenmekle, gereğini yapmakla olur.

* Birisi Muhyiddin-i Arabi hazretlerini rüyada görmüş, derecesi çok yüksekmiş ve büyük zatlara vaaz veriyormuş. Bunun üzerine, efendim biz sizin derecenizin böyle yüksek olduğunu bilmiyorduk deyince, değil değil buyurmuş, insanlar bana o kadar iftira ediyorlar ki, onlar iftira ettikçe yükseliyorum, bu dereceye öyle geldim buyurmuş.

* Zehir ölümün habercisi olduğu gibi, günahlar da küfrün habercisidir.

* Elini, sofranı ve kapını açık tut! Gözünü, dilini ve belini bağlı tut!

* Hasetçilerin en ehveni, haset ettiği kişinin elindeki nimetlerin yok olmasını ister.

* Tenhada yalnız kalınca da günahtan sakınmalıdır.

* Kul için güzel ahlaktan daha iyi mertebe yoktur. İnsan, güzel ahlakı ile dünya ve ahirette yüksek derecelere kavuşur.

* Münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır.

* Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebep olur.

* İnsanlar arasında tanınmak isteyen, ahiretin tadını alamaz.

* Peki, demesini öğrenmek lazımdır.

* Kul ne kadar dua ederse, Allahü teâlâ, ondan o kadar belayı giderir.

* Sükut, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır.

* Bu din, kişinin kendisine itaatini kaldıran, sormayı, sorduğuna itaati emreden bir dindir.

* Kim kendi aklına göre karar verip de iş yaparsa pişman olur.

* İnsanın nefsi, “Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok” der. Halbuki Allahü teâlâ Resulüne, “Sen bir şeye karar vermeden önce, eshabına danış” buyuruyor.

* İslamiyet’in temeli, insanın nefsine karşı gelmek, kibrini kırmaktır. Kişinin nefsini kıran en mühim husus, birine bir şey sormaktır. Neden? Çünkü nefs sormayı sevmez ve istemez. “O da benim gibi bir insan” der.

* Bir şeye sahiplenen, sahipsiz kalır. Sahiplenmeyene herkes sahip çıkar.

* Kalbin şifası dini ilimdir.

* Eğer size biri iyilik yaparsa, sizde ona kötülük yaparsanız küfran-ı nimet etmiş olursunuz. Böyle yapan kimseye nankör denir.

* İhlassız amel sahte paraya, içi boş çekirdeğe benzer.

* Herkes kendi yüksekliğinden görür. Dağın tepesinde olan ise herkesten çok görür.

* Bu bana lazım diyen hiçbir zaman mutlu olamaz. Bu bana lazım değil diyen mutlu olur.

* Cenab-ı Hak, “Sevgili kullarımı gizledim” buyuruyor. Yalvarırcasına her müminden dua istemek lazım. Çölde susuz kalanın suya hasreti gibi, her müminin duasını almak hasretiniz olsun.

* Allahü teâlâyı sevmenin ilk şartı bütün Müslümanları sevmektir.

* Şerre alet olmamak, en çok dikkat edilmesi gereken hususlardandır.

* Allahü teâlânın bir kulunu sevip sevmemesi, yaptığı işten anlaşılır. Alın yazımız icraatımızdır.

* İnsanlar neyi talep ederlerse, Allahü teâlâ onu kolaylaştırır. Hatta isteyene istediğini verir. Bu yüzden ahirette kimse diyemeyecek ki bu iş başıma niye geldi. Çünkü onu kendisi istemişti.

* Belalara sabretmek hatta şükretmek gerekir. Çünkü, Allahü teâlânın birbirinden acı belaları vardır.

* Velilerin hiçbiri, Peygamber ve Sahabi (eshab-ı kiram) mertebesine varamaz.

* Kriz insanın içindedir, dışarıda kriz yoktur.

* Her günü son günün bil.

* Her namazı son vakit bil.

* İstişare etmek nefsi kırar.

* Hüküm neticeye göre verilir.

* Şer bir sel gibi çabuk yayılır.

* En zor iş din kitabı yazmaktır.

* En hayırlı iş dinimize hizmettir.

* Öfkelenme, halim ol, çok çalış.

* Şehid ölmek için dua etmelidir.

* Edep, kendini kusurlu bilmektir.

* Çok ibadet yapsan da tevbe et!

* Allah’tan korkan, selamete çıkar.

* İyilik edersen, hep iyilik görürsün.

* Müslümanın gönlü kırık olmalıdır.

* Merhamet eden, merhamet görür.

* Güler yüz ve tatlı dil asrın silahıdır.

* Müminin yüzüne bakmak ibadettir.

* Güler yüzlü olmak, iman alametidir.

* Ahirette her işinden sual edilecektir.

* Gaye bir insanı ateşten kurtarmaktır.

* Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir

* Kendinizi kimseden üstün görmeyin!

* Hizmet; vermekle olur, almakla değil.

* Benim dediğim doğru demek, kibirdir.

* Haram ile beslenen vücudu ateş yakar.

* Arkadaşların en iyisi Allah’ı hatırlatandır.

* Asık surat, çatık kaş, şekâvet alametidir.

* Mesaisine ehemmiyet vermeyen hırsızdır.

* Mümine sert bakmak da kul hakkına girer.

* İmansız ölmekten korkmayan imansız ölür.

* Şimdi acımak zamanıdır. Hiç kızmamalıdır.

* Allah sevgisi arttıkça, insan halinden utanmaya başlar.

* Herkesten dua almaya bakın. İnsan dua alarak Allah’a yakın olur.

* Her ne varsa güzel, Allah sevgisinden başka, hepsi câna zehirdir, şeker dahi olsa!

* Mal ve mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi! Bir muhalif yel eser, savurur harman gibi.

* Allahü teâlâ kerimdir, ufak bir sebeple kerimin keremi artar. En büyük sebep, Ona yalvarmaktır.

* Namazları geciktirmeden kılmalı. Doğru kılınan namaz, her kötülüğün ilacıdır.

* Namazını kılan, tesettür eden hanım, büyük nimettir.

* Namaz kılmak, yalnız Allahü teâlâdan korkan müminlere kolay gelir.

* Namazlar vaktinde kılınmaz, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına itaat edilmez ise Allahü teâlâ dört musibet verir: 1-Rızklar daralır. 2-Hastalıklar artar. 3-Emniyet olmaz. 4-Merhamet kalkar.

* Evladınıza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaz kılmasına mani her şeyin, felaketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Onun istikbalini garantiye almak, iyi bir Müslüman olması ile mümkündür. Diploma ile istikbal garantiye alınmış olmaz. İyi bir Müslüman olduktan sonra diploma işe yarar. O zaman, hem kendisine hem insanlara daha çok faydalı olur.

* Namaz bir ölçektir. Kim dolu dolu ölçer, onu hakkıyla kılarsa, büyük ecir ve mükafata kavuşur. Kim ki, eksik ölçerse (şartlarına ve adabına uygun kılmazsa) Allahü teâlânın buyurduğu Veyl'i (Cehennemi) hatırlasın.

* Bir kimse yemek yerken Allahü teâlâyı ne kadar hatırlarsa, namazda da o kadar hatırlar.

* Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür.

* Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.

* İbret almak istersen, hata sahibi kişilerin akıbetlerine bak da kalbini topla.

* Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiasında bulunmak, yalandır, bunu söyleyen yalancıdır.

* Dünya işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, istiğfara ve namaza yönelmelidir. Doğru kılınan namaz her derdin tek ilacıdır.

* Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır.

* Hizmet edene, hizmet edilir.

* Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.

* Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.

* Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir.

* Kanaatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur.

* Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir.

* Dinimizde bir şey istemek zillet, bir şey vermek izzettir.

* Menfaatine düşkün insan sevimsiz olur.

* Dünya ve ahiret saadeti için üç şey şarttır: İman, amel ve ihlas.

* Günlerin beraberinde getirdiği hadiseler, seni tesiri altına almasın. Sen iyi bir Müslüman olmaya bak. Zaman içerisinde gelen musibetler ve belalardan dolayı sabırsızlık gösterme. Dünyanın sevinci de, kederi de, bolluğu da, darlığı da devamlı değildir.

* Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünya) ise; kıymeti, bağırsaklarından çıkardığı kazurat kadardır.

* Herkes imtihandadır. Aldatan aldanmıştır, ezen ezilmiştir.

* Kimseye tepeden bakmayın. Tepeden bakan tepetakla gider.

* En büyük bela dilden gelir.

* Kişinin işi olursa işi, sever onu her kişi. Kişinin işi olursa kişi, çıkmaza girer işi.

* Sevginin temeli karşılıklı güvendir. Güven varsa sevgi de vardır. İkisi varsa başarı da vardır.

* Mümin gıda gibi olmalıdır. Her zaman ihtiyaç duyulmalıdır.

* Yüzü dünyaya dönük olan herkesle kavgalı olur, yüzü ahirete dönük olan, herkesle barışıktır.

* İnsanların sıkıntılarına katlanmak güzel ahlaktır.

* İnsan ancak bu kadar iyi olabilir denilenlere ne mutlu.

* Kırıldığı kimselere iyilik eden, hediye veren rahat eder.

* Kalbi en fazla nurlandıran şey; kızdığınız kimseye dua etmektir.

* Kul hakkından korkan [önemini bilen] ayağını uzatıp rahat yatamaz.

* Fütüvvet [mertlik] seni sevmeyene ihsanda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır.

* Mürüvvet, insanlık, iyilik yapmak arzusudur

* Kötünün iyi, iyinin de kötü huyu bulunabilir. İyi huylarını örnek almalı! Peygamber efendimiz (Bir müminin iyiliğini unutup, kötülüğünü hatırlayanı Allahü teâlâ sevmez) buyuruyor.

* Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.

* Cömert olmayan, insanların sevgisini kazanamaz.

* Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme mevsimini kaçırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanı gelince elbette pişman olur.

* Omzunda iki müfettiş var, hep teftiş halindedir. Şu halde, az konuş, ağızdan çıkan sözün hayır veya şer yazıldığını unutma.

* Bir söz söylerken, hem kendinin, hem karşıdakinin ahiretini düşünerek konuş.

* Güler yüzlü olmayanın, sevgi ve itimat kazanması zordur.

* Bir Müslüman, bir Müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen Müslümanın son nefesinden korkulur.

* Ölümü hatırlamak, ömrü uzatır, çok yaşama arzusu ömrü kısaltır. Böyle biri, üç şeye hasret gider. İsteklerine doymaz, umduğuna kavuşamaz. Ahiret için kâfi hazırlık yapamaz.

* Halinden şikayetçi olma, beterin beteri vardır.

* Bulaşıcı hastalıkların bulaşmama ihtimali de vardır. Fakat bir binada bulunan kötü bir insan, başka bir odada da olsa, ondaki kötü huyların geçmeme ihtimali yoktur. Kötülük çabuk yayılır.

* Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasıdır.

* Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalır, gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

* Her sıkıntının sebebi günah işlemektir.

* Kibir ve öfke başa çok felaketler getirir.

* İyilerle dost olan kötülerden emin olur.

* Kalbdeki kibre göre, akılda noksanlık olur.

* Söz taşımak, emanete hıyanettir.

* Âlimle gezen aziz, cahille gezen zelil olur.

* Dini hükümleri akıl ile anlamaya çalışan Peygamberliğe inanmamış olur.

* Mümin az konuşur, çok iş yapar. Münafık ise çok konuşur, az iş yapar.

* Akıl gibi sermaye, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.

* Dil canavar gibidir, serbest bırakılırsa parçalar.

* Kişi, dilinin altındadır, konuşunca belli olur.

* Kötü insan, herkesi kendisi gibi kötü bilir.

* Bütün kötülüklerin başı kötü arkadaştır.

* Kalb temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar.

* Her iyilik, sabırla ele geçer.

* Hep kendinizi kusurlu, hatalı kabul edin. Mertlik suçu kendinde bilmektir. Peygamber efendimiz vaad ediyor: "Haklı olduğu halde, haksızım, ben hatalıyım diyene Cenneti vaad ediyorum, söz veriyorum" buyuruyor.

* İyi olmak için iyilerle beraber olmak lazımdır. Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup, onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur.

* Yemeği, din kardeşleriyle sürur içinde, fakirlerle ikram ve cömertlikle, diğer insanlarla da mürüvvet içinde yemek lazımdır.

* Her şey için kerem vardır. Kalbin keremi Allahü teâlâdan razı olmak, kadere rıza göstermektir.

* Sizde olmayan meziyetlerle sizi metheden kimsenin, sizde olmayan kötülüklerle de bir gün kötüleyeceğini unutmayın.

* İstediklerini vermediğiniz zaman kızan, kırılan veya küsen arkadaş, gerçek arkadaş değildir.

* Kibir taşıyan kafada, akıla rastlayamazsınız.

* İnsanların ahmak sınıfı, kendilerinin methedilmesinden hoşlananlarıdır.

* Tevekkül, her şeyi Allah’tan bilmek ve rızkı Onun verdiğine inanmaktır.

* Tevekkül, bütün işlerinde Allahü teâlâya teslim olmak, başa gelen her şeyi Ondan bilip katlanabilmektir.

* İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kâfi gelmez.

* Bir kimse, sadık bir arkadaşını kaybederse, kendisi için zillettir.

* Hüsnü zannı olanın hayatı hoş geçer.

* Yalan söylemek, emniyeti giderir.

* Ayıplardan uzak arkadaş arayanlar, arkadaşsız kalır.

* Her gün sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, Allahü teâlâ benim rızkımı nereden olsa gönderir, diyen kimse, cahildir. İslamiyet’ten haberi yoktur.

* İhlas, amellerin afetlerinden kurtulmaktır. Tevekkül, rızkın Allahü teâlâdan olduğuna inanmaktır. Zühd, üç türlüdür; cahilin zühdü, haramları terk etmektir. Âlimlerin zühdü, helal olanların fazlasından sakınmaktır. Ariflerin zühdü, Allahü teâlâyı unutturan şeyleri terk etmektir.

* Günah işlemeyi zillet; günahı terk etmeyi mürüvvet görün ve bilin. Günahlar imanı zayıflatır.

* Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibarettir.

* Mümin, her şeye şifa veren tek varlığın Allahü teâlâ olduğuna inanır; bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Allahü teâlâdır.

* Mümin, Allahü teâlâdan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya aşikâr; “Ya Rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikayetçi olmaz. Bilakis hastalığa, belaya ve kazaya rağmen Allahü teâlâyı zikir ve şükreder.

* Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allahü teâlâyı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun.

* İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbini razı ve memnun etmeye bakmalı, ihlas sahibi olmalıdır.

* Tasavvufta yaptığı hizmetleri kendinden bilene hain denir.

* Her şey söz dinleyene verilir, her şey bu her şeyin içinde vardır.

* Aklını bırak kurtul, tâbi ol saadet bul.

* İnsana devlet birkaç kere geçer. Onun kıymetini bilmeli!

* Fitne çıkaranlar bir günah işliyor. Dinleyenler iki günah işliyorlar. Bir dinlediği için iki susturmadığı için. Sus diyene şehid sevabı var. Bir münafık, bir orduyu bozar.

* Başta İslamiyet’i tam yaşayan emir varsa, ona itaat tamsa, herkes onu seviyorsa, elinde kuru kılıç bile olsa zafer kazanılır.

* İşi ehline vermek lazımdır. Ehline vermeyen mesul olur. Ehli olmayana verirse yine mesul olur.

* Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes (Âmir beni herkesten daha çok seviyor) diyebilmeli.

* Her hayırlı işe başlarken besmele söylemelidir.

* Çeşitli, lezzetli yemeklerle ve tatlı, soğuk şerbetlerle bedenlerinizi rahat ve hoş tutunuz.

* Hayvan yularından, insan sözünden tutulur.

* İnsan, her söylediğini bilmeli; fakat her bildiğini söylememeli.

* Dertli misin istiğfar söyle, şifa bulursun. Bir arzun mu var, kavuşmak mı istiyorsun, istiğfar söyle. Fakir misin istiğfar söyle, zararından kurtulursun. Zengin misin istiğfar söyle, şükretmiş olursun. Allahü teâlâ, “İstiğfar edenin yardımına yetişirim” buyuruyor.

* İki ziynet insanı süsler: Tevazu, haya ve edep.

* İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükredemez.

* Hayır görünende şer, şer görünende hayır olabilir.

* Kim Allah içinse, Allahü teâlâ da onun içindir.

* Şükür demek, nimetleri mahallinde kullanmaktır. Mesela, göz nimetinin şükrünü yapmak için, Allahü teâlânın bak dediği yere bakılır, bakma dediği yere bakılmaz.

* Cahillerle dostluk kurmaktan sakının. İslamiyet’i tam bilmeyen, tatbik etmeyen bir kimse, evliyalık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun imanını şeytan çalar. Kendisinde keramete benzeyen bazı haller görülürse de bu, şeytanın oyunudur.

* İşlediğiniz günahları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyiniz!

* Nefsin aldanmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz. Öyle bir kimseyle arkadaşlık edin ki; onda dünya malı hırsı bulunmasın.

* Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde de eksilmeyendir.

* İki şeyi ararsınız ama, bulamazsınız. Bunlar, neşe ve rahatlık olup, ikisi de Cennette olur.

* İyi komşuluk, yalnız komşuya eziyet etmemek değil, komşunun eziyetlerine de katlanmak demektir.

* Yılan candan eder, kötü arkadaş hem candan hem imandan eder.

* Salih Müslümanın korkusu kalb kırmaktır. Hiç ölünün diri ile kavga ettiğini gördünüz mü?

* Abdülhalık Goncdüvani hazretlerine bir genci meth etmişler. O da merak edip ziyaretine gitmiş. Biraz sohbet ettiklerinde genç demiş ki, "Rabbimin rızası Cehenneme girmemde ise girerim." Abdülhalık Goncdüvani hazretleri buyurmuş ki, "Senin işin bitmiş! Zira hep mimli, yani "ben"li konuşuyorsun. Mimli konuşmak ise nefstendir."

* Muvaffak olmuş, yaptığının faydasını ahirette görene denir.

* Nefs, hiçbir düşmana benzemez. Çünkü o doğrudan Allahü teâlâya düşmandır.

* Allah’tan en çok korkanlar, Onu bilenlerdir. İlim arttıkça korku artar.

* Evliyayı kiramın ruhlarından, hayatta iken feyz alındığı gibi, vefatlarından sonra da feyz alınır. Hatta daha çok feyz verirler. Yeter ki sevgi, muhabbet olsun.... Ehli sünnet itikadı olsun, haram işlememek olsun, bir de namazları doğru kılmak oldu mu feyz kesilmez, artar.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.