Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:


Bütün Yazıları


Kavun, karpuz ve doğal maskeler

Kayışkıran otunu bilir misiniz?

Keçiboynuzu deyip geçmeyin

Kemik erimesi erkekleri de vuruyor

Kemik erimesine kalsiyum kalkanı

Kepekli ekmek kanser düşmanı

Kestane kebap ve yüksek tansiyon

Keten tohumu şifa kaynağıdır

Kırışıklıklar ve prostat

Kırmızı biberin faydaları ve Alzheimer

Kış günlerinde gerekli şifalı bitkiler

Kış meyveleri direnci artırıyor

Kış meyvelerinin sarı sultanı Ayva

Kirazın faydaları

Kireçlenmeye dikkat

Kolestrol tehdidi

Kolestrol ve cildi soğuktan korumak

Kolestrolün ilacı ceviz

Kurtuluş kabak çekirdeğinde

Kuru fasulye, kalp ve damarların dostu


1 2 3 4 5 6 7 8 9

 
Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için

Ostrojen meme kanseri yapmıyor

Kadınların en büyük korkularından biri meme kanserine yakalanmaktır. Bu korku sebebiyle kadınların büyük kısmı; özellikle menopoz dönemlerinde tam bir ikilem içine düşmektedir. Çünkü menopoz, bir çok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Bu olumsuz etkileri azaltmanın yolu ise “östrojen tedavisi”nden geçmektedir. Kadınların ikilemi de bu noktada başlamaktadır. Çünkü, bugüne kadar tıpta yaygın olan düşünceye göre; “östrojen tedavisi” meme kanseri riskini artırmaktadır. Yani menopoz dönemine girmiş bir kadın, ya riski göze alıp “östrojen tedavisi”ne evet diyecek, ya da menopozun getirdiği bütün sıkıntılara katlanmaya çalışarak “östrojen”den uzak duracaktır.

Risk taşımıyor
Ancak geçtiğimiz günlerde bilim adamlarının yaptığı açıklama, kadınları bu zor ikilemden kurtaracak ve çekmek zorunda oldukları birçok sıkıntıyı sona erdirecek cinstendi. Bu önemli açıklama şuydu: “Östrojen meme kanseri yapmıyor.” Açıklamayı yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Ertüngealp’ti. Menopozun beraberinde getirdiği etkileri azaltmada kullanılan “östrojen tedavisi”nin meme kanserine sebep olduğu yönündeki haberlerin, gerçeği yansıtmadığını söyleyen Prof. Dr. Ertüngealp, “Üstelik, kadının hayat kalitesini artırmak için östrojen kullanması gereklidir” dedi.

Prof. Dr. Ertüngealp, menopoz döneminde kadınlardaki değişiklikler konusunda şunları söyledi: ‘’Kadın menopozla birlikte kuvvetsiz kalıyor, eklemleri zayıflıyor, cildi bozuluyor, kilosu artmaya başlıyor, iştahı açılıyor, hareketsiz kalıyor ve erkek tipi göbekten yağlanma başlıyor. Kadını en çok bozan şey göbekten yağlanma. Daha önce kolu, bacağı, kalçası kalınlaşan kadın, artık göbekten yağlanmaya başlıyor. Bunun arkasından enfarktüs riski artıyor. Onun ardından osteoporoz (kemik erimesi) meydana geliyor. Osteoporoz gerçek bir halk sağlığı problemi. Bunu önlemek için ise hiçbir ilaç yok. Ve hormon tedavisi, menopozlu kadının hayat kalitesini artırmak için kullanılabilecek tek yöntem.’’


Ömürler uzayınca
Prof. Dr. Erdoğan Ertüngealp, 1900’lü yılların başında kadının hayat süresinin 48 yıl olduğunu belirterek, ‘’O dönemde kadınlar menopozu bilmiyorlardı. Ama bugün ortalama kadın ömrü 70 yılın üzerindedir. Hayat süresinin artmasıyla birlikte kadınlar, ömürlerinin büyük bölümünü menopozlu olarak yaşamaktadır. Bu dönemi östrojensiz geçirmek zorunda kalan kadın için en büyük tehlikelerden biri osteoporozdur. Hormon desteği bu açıdan gerekli olmaktadır” dedi.


Fazla kilolar riski artırıyor
Prof. Dr. Erdoğan Ertüngealp, meme kanseri açısından kilolu kadınların zayıflara oranlara daha fazla risk taşıdığına dikkat çekerek ‘’Kilolu kadının meme kanserine yakalanma riski, 5 yıl östrojen tedavisi kullananlardan daha fazla’’ dedi. Meme kanserinin en yoğun görüldüğü dönemin 45-60 yaş arasındaki menopozal dönem olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ertüngealp, kadınlara şu önerilerde bulundu: “Bu dönemde mutlaka rahim ve yumurtalık kanseri için ültrason ve check-up yaptırın. Beslenmenizi değiştirin. Güneş ışığından daha çok yararlanın. Gençlik çağlarında kalsiyum alın, 40 yaşından sonra tablet olarak kalsiyum takviyesi yapın. Yeşil yiyin, kırmızı etten kaçının. Doymamış yağ asitlerinden yemeye çalışın. Haftada 3 gün en azından 20’şer dakika jimnastik yapın.”


Bakımlı ellere sahip olmanın kolay yolu
Vücudumuzun en çabuk yıpranan organı ellerimizdir. Temizlik malzemelerini fazlaca kullanmak, soğuk-sıcak değişimi ellerinizin yıpranmış bir görünüm almasına sebep olur. Bu sebeple ellerimizin bakımına çok önem vermemiz gerekir. Evde hazırlayacağınız bir losyon, hem ellerinizin bakımlı olmasına yardımcı olacak hem de sizi pahalı bakım malzemelerine para vermekten kurtaracaktır. Bunun için küçük bir şişe gliserin, yarım fincan süt, 6-7 damla kolonya ve yarım limon suyunu karıştırarak bir şişeye koyun. İki üç gün bekledikten sonra bu karışımı günde birkaç defa ellerinize sürün.


Bol meyve gözlerin yaşlanmasını önlüyor
Gençken düzenli ve bol meyve yemek, görme yeteneğinin yaşlılıkta da canlı kalmasını sağlıyor. Göz sağlığımız ile beslenme alışkanlıklarımız arasında çok yakın bir bağlantı olduğu kesinlik kazandı. Mesela; erken yaşlarda düzenli ve bolca meyve yemek, ilerleyen yaşlarda, retina tabakasındaki bozulmalardan kaynaklanan, görme kayıplarını engelliyor. İngiltere’nin Brigham ve Amerika’nın Boston şehrinde, 18 yıl boyunca 77 bin 562 kadın ve 40 bin 866 erkek hastanın yakından takibi ile gerçekleştirilen araştırma, meyvelerin görme yeteneğine faydasını kesin olarak ortaya koydu. Araştırmanın sonuçlarına göre, düzenli olarak günde üç kez meyve yiyen kadın ve erkeklerin görme kaybına uğrama riski yüzde 36 oranında azalıyor. (21.03.2005)

 

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.