Semavi dinlerde iman
Sual: Semavi din ne demek?
CEVAP

Bugün dünyada Allahü teâlânın varlığını bildiren 3 semavi din vardır: İsevilik, Musevilik ve İslamiyet. İsevilik ve Musevilik nesh edilmiş, yani yürürlükten kaldırılmış olduğu için kıyamete kadar İslamiyet devam edecektir.

Semavi din demek, hak olan, doğru olan ilahi din demektir. Bütün peygamberler Müslümandı. Kur'an-ı kerim hariç, hiçbir semavi dinin kitabının bozulmadan önceki hâli yoktur. Hazret-i Nuh’a ve diğer Resullere verilen kitapların ise hiç birisi yoktur. Hazret-i Âdem’in, Hazret-i İbrahim’in ve kendilerine kitap gönderilen diğer Resullerin dinine de semavi din denir. Hak olan bu dinlere muteber kitaplarda semavi din denmesi, vahyi getiren meleklerin semadan gelmesinden dolayıdır. Semavi din denince ilahi din olarak anlamalıdır. Tevrat ve İncil’deki imana ait bilgiler de değiştirildiği için, iman bilgileri de farklı olmuştur. Aslında her peygambere, gönderilen iman bilgileri aynı idi. Fakat Hıristiyanlar değiştirerek, birbirinden farklı 4 İncil meydana getirmişlerdir.

Sual:
Semavi dinlerde iman farklı mıydı?
CEVAP
Allahü teâlânın var ve bir olduğunu bildiren İlahi dinlerin hepsi, insanlar tarafından bozulmadan önce, inanılacak şeyler bakımından birbirinin aynı idi. Aralarında fark yok idi.

Şu âyet-i kerime de iman edilecek şeylerin hep aynı olduğunu bildirmektedir:
(Kur'an, önce gelmiş olan kitabları tasdik edicidir.) [Bekara 97]
Bu âyette, Amentü’de yer aldığı gibi önceki kitaplara iman etmeyi bildiriyor, onlarla amel etmeyi göstermiyor. O kitaplar hiç değişmemiş bile olsa, Allahü teâlâ onları nesh edip, yani yürürlükten kaldırıp yeni din gönderdiği için onlarla amel etmek asla caiz değildir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(İslam’dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.)
[Al-i İmran 85]

(Her dinden üstün kılmak üzere, resulünü, doğruluk rehberi Kur’an ve hak din İslam ile gönderen Allah’tır.)
[Feth 28]

(Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.)
[Maide 3]

Musevilik ve İsevilik de, Allahü teâlânın bir olduğunu ve Allahü teâlânın peygamberlerinin bir insan olduğunu bildirmiştir. Ancak Yahudiler, Hazret-i İsa’ya inanmadılar. Hıristiyanlar da putlara tapınmaktan kurtulamadılar ve Hazret-i İsa, (Ben de sizin gibi bir insanım. Allah’ın oğlu değilim) dediği halde, Baba, Oğul ve Ruh-ul kuds ismi ile 3 ayrı ilaha tapındılar. Bunun yanlış olduğunu anlayan ve düzeltmeye uğraşanlar arasında papa Honorius da vardır.

Bu yanlış inançları, ancak Allahü teâlâ, son peygamberi Muhammed aleyhisselam vasıtası ile düzeltmiştir. O halde, bu dinleri, içerlerine sokulmuş olan hurafelerden temizleyen hakiki, doğru dinin, İslam dini olduğu pek açıktır. Müslüman olan İngiliz Fellowes, şöyle diyor:
(Hıristiyanlığın yanlış inançlarını düzeltmeye kalkan Martin Luther, ne yazık ki İslamiyet ile bu kusurların düzeltildiğini bilmiyordu.)

Sual: Eski dinlerin neshi ne demektir?
CEVAP
Allahü teâlânın gönderdiği bütün dinlerde, iman bilgileri aynı idi. Her dinde Allah’ın var ve bir olduğu, Cennet, Cehennem ve ahiret hayatı bildiriliyordu. Bunlarda değişiklik olmaz. Hindistan ulemasından Rahmetullah efendi diyor ki:
Nesh, peygamber kıssaları ile Cennet ve Cehennemden haber veren âyetlerde olmaz. Yalnız, emir ve yasakların bazılarında olur. Nesh; bazı emir ve yasakları değiştirmek demek değildir. Bunların yürürlük zamanlarının bittiğini haber vermek demektir. Kur’an-ı kerim, Tevrat ve İncili nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. (Beyan-ül-hak)

Hazret-i Hud, Âd kavmine; Hazret-i Salih, Semud kavmine; Hazret-i Musa, Beni İsraile gönderilmiştir. Peygamberlerden Harun, Davud, Süleyman, Zekeriyya ve Yahya “aleyhimüsselam” da, yine Beni İsraile gönderilmiştir. Fakat, bunların ayrı dini olmayıp, Beni İsraili, Hazret-i Musa’nın dinine davet etmişlerdi.

Hazret-i Davud’a inen Zebur’da ahkam, emir ve ibadet yoktu. Vaaz ve nasihatle dolu idi. Tevrat’ı neshetmedi, yani, yürürlükten kaldırmadı, onu kuvvetlendirdi. Bunun için Hazret-i Musa’nın dini, Hazret-i İsa zamanına kadar devam etti. Fakat Hazret-i İsa gelince, bunun dini, Hazret-i Musa’nın dinini neshetti. Yani Tevrat’ın hükmü kalmadı ve bundan sonra, Hazret-i Musa’nın dinine uymak caiz olmayıp, Muhammed aleyhisselamın dini gelinceye kadar, Hazret-i İsa’nın dinine uymak lazım oldu. Fakat, Beni İsrailin çoğu, “Biz Tevrat’a uyarız” diyerek, Hazret-i İsa’ya iman etmedi. İşte Yahudilik ile Nasaralık [İsevilik] böylece ayrıldı.

İsa aleyhisselam, Beyt-ül-lahm’de doğdu. Sonra Mısır’a gidip, 12 yıl kaldı. Nasıra’ya gelip yerleşti. Burada 30 yaşında nebi oldu. Bunun için, İsa aleyhisselama iman edene Nasrani ve hepsine Nasara denir. Yahudiler, “Hazret-i Musa’nın dinine uyup, Tevrat ve Zebur okuyoruz” diyor. Nasara da, “Hazret-i İsa’nın dinine uyup, İncil okuyoruz” diyor.

Halbuki, bütün âlemlere peygamber olarak gönderilen Muhammed aleyhisselamın dini ki, din-i İslam’dır, bütün dinleri neshetmiştir. Bu dinin hükmü kıyamete kadar süreceğinden, dünyanın hiçbir yerinde, Onun dininden başka bir dinde bulunmak caiz olmaz. Ondan sonra, hiç peygamber gelmeyecektir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Muhammed, Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]
(De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.) [Araf 158]
(Biz seni bütün âlemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]

Yahudi ve Hıristiyanların inanışlarına ve yaptıklarına dair bazı âyet-i kerime mealleri de şöyle:
(Yahudiler Üzeyr’e, Hıristiyanlar da İsa’ya Allah’ın oğlu dediler. Daha önce kâfir olmuş kişilerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin.) [Tevbe 30]

("Allah’ın çocuğu oldu" dediler. Hâşâ, O yücedir, göklerde ve yerdekilerin hepsi Onundur, hepsi Ona boyun eğmiştir.)
[Bekara 116]

("Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız" diyenlere de ki: "Aksine biz, hanif
[doğru olan] İbrahim’in dinine uyarız.") [Bekara 135]

("Biz, Allah ve Onun indinde bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Esbata indirilene, Musa’ya, İsa’ya verilenlere, Rablerinden diğer peygamberlere gelenlere, onların hiçbiri arasında fark gözetmeden inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk" deyin!)
[Bekara 136]

(["Kur'an İsa’nın babasız olduğunu kabul ettiğine göre, ilahlığını da kabul ediyor" diyen Necranlı Hıristiyanlara] de ki: Gelin dua edelim, Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun!) [A. İmran 61]
[Fakat Hıristiyanların buna yanaşmadığı tefsirlerde bildirilmektedir.]

(Ey ehl-i kitap, İsa, Allah’ın peygamberidir. Tanrı üçtür demeyin. Allah, ancak tek bir ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir.)
[Nisa 171]

(Ey ehl-i kitap, resulümüz [Muhammed aleyhisselam] kitaptan gizlediğiniz şeyleri açıklamak üzere geldi. Size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.) [Maide 15]

(İsa’ya, Allah diyenler kâfir olmuştur. Halbuki Mesih, "Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin" demiştir. "Allah üçün üçüncüsü" diyenler de kâfirdir.)
[Maide 72, 73]

(İsa dedi ki: "Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. Ona ibadet edin, işte doğru yol budur.")
[Zuhruf 63, 64]

(Meryem, İsa’yı doğurup kucağında getirince, ona, "Çok garip bir iş yapmışsın, baban kötü, annen ise iffetsiz değildi" dediler. Meryem,
[sormaları için] çocuğu gösterince, ona, "Biz çocukla nasıl konuşuruz?" dediler. Çocuk dedi ki: "Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Bana namazı ve zekatı emretti.") [Meryem 27-31]
[Hıristiyanlar, İncilde emredilen namaz ve zekatı da tahrif etmişler.]

(İsa, "Ben Allah’ın resulüyüm. Benden önce gelen Tevratı doğrulayıcı, benden sonra gelecek Ahmed isimli peygamberi müjdeleyici olarak geldim" demişti.)
[Saf 6]

Hazret-i İsa’ya ilah demekle, O yüceltilmiş olmaz. Allah’ın oğlu demek de Allah’a hakaret olur. Hazret-i İsa böyle sözler söylememiştir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, "Ey İsa, insanlara "Beni ve anamı Allah’tan başka iki ilah bilin" diye sen mi söyledin?" diye sorunca, o da, "Hâşâ, seni tenzih ederim. Bu söz bana yakışmaz" demiştir.) [Maide 116]

(Kâfirler, Allah’ın emirleri ile Peygamberlerin emirlerini birbirinden ayırmak istiyor.
[Yahudiler] bir kısmına [Musa ve daha önceki peygamberlere] inanırız. Bir kısmına [İsa’ya, Muhammed’e] inanmayız. [Hıristiyanlar ise -hâşâ- İsa Allah’ın oğlu diyor.] Bu inanışları ve dinleri kıymetsizdir. Hepsi kâfirdir, hepsine çok acı azaplar hazırladık. Bütün peygamberlere iman edip, hiçbirini diğerinden ayırmayan [Müslümanlar] ise, Allah’ın mükafatına kavuşacaktır.) [Nisa 150-152]

(Allah, inkârları yüzünden Yahudilere lanet etmiştir.)
[Nisa 46]

(İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan doğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.)
[Al-i İmran 67]

(İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduğunu söyleyenlere de ki: Siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah’ın bildirdiğini gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.)
[Bekara 140]

(
[Ehl-i kitap] "Yahudi ve Hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek" dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: "Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.") [Bekara 111]

[Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa, Hazret-i İsa da, her peygamber gibi Müslüman idi. Hazret-i Musa’ya ve Hazret-i İsa’ya o zaman inanan kimseler de Müslüman idi. Şimdiki Yahudi ve Hıristiyanlar, Muhammed aleyhisselama inanmadıkça, yani Müslüman olmadıkça ebedi Cehennemlik olurlar.]

www.ailevekadin.com