Farz olmayan emirler
Sual: Kur’anda, (Yapın) denilen her şey farz mıdır? Meallerden anladığımız doğru oluyor mu?
CEVAP
Her yapın denilen ifadenin hükmü farz değildir. Birkaç örnek verelim:

1- ([Namaz kılarken] Her secde edişinizde ziynetli [temiz, sevilen, güzel] elbiselerinizi giyinin.) [Araf 31] (Namazda güzel elbise giymek farz değildir.)

2- (Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit, onu yazın. Alış verişte şahit tutun.) [Bekara 282] (Borçlunun senet vermesi ve alış verişte şahit tutulması, farz değil, sünnettir.)

3- (Evlere girdiğiniz vakit, kendinize [mahrem olan, aileden sayılan ev halkına, kimse yoksa kendinize] selâm verin.) [Nur 61] (Selam vermek farz değil, sünnettir.)

4- (Cuma namazı kılındıktan sonra, yeryüzüne dağılın!) [Cuma 10] (Dağılmak farz değildir. Dağılmayıp camide durmanın bir mahzuru olmaz. Namazı kılınca artık gidebilirsiniz demektir.)

5- (Eğer yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız, uygun olan başka kadınlardan iki, üç, dört tane alın! Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın!) [Nisa 3] (Dörde kadar evlenmek, farz değil, hatta mendub bile değildir. Sadece zaruret halinde izin verilmiştir.) [Nimet-i İslam]

6- (Kurban etinden kendiniz yiyin, yoksullara da verin.)
[Hac 28] (Kurban etini kendimizin yemesi veya yoksullara verilmesi farz değildir. Üçte birini fakirlere vermek müstehabdır.)

Görüldüğü gibi, bizim gibilerin meal okuyup da hüküm çıkarması caiz olmaz.


Salât ve namaz
Sual:
Hadis kitabındaki bir hadisin tercümesinde, (Bana ilk salât edecek yani namazımı kılacak olan Allah’tır) ifadesi geçiyor. Allah namaz mı kılar?
CEVAP
Bu yanlışlık, (Salât) kelimesinin yanlış tercüme edilmesinden kaynaklanıyor. (Salât) kelimesi, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelir. Istılahta ise salât, bildiğimiz namaz anlamına gelir. Salât kelimesi her zaman dua veya her zaman namaz diye tercüme edilirse yanlış olur. Cümledeki yerine göre mana verilir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah ve melekleri, Resule salât ediyor. Ey iman edenler, siz de salât edin.) [Ahzab 56]

Burada salât, Allah’ın rahmet, meleklerin istiğfar, müminlerin ise, dua etmesi anlamındadır.

Sualdeki, (Bana salât edecek olan Allah’tır) demek, (Bana rahmet edecek olan Allah’tır) demektir. Ondan sonra müminler, salât-ü selam ederler.

Her dilde olduğu gibi, Türkçede de bir kelimenin çeşitli manaları olur. Cümleye göre anlamı değişir. Mesela yüz kelimesinin birkaç anlamı vardır. Birkaç örnek verelim:
1- Denizde yüz!
2- Ona yüz verme!
3- Bana yüz lira ver!
4- Ne güzel yüz bu…
5- Koyunun derisini yüz!
6- Bıçağın keskin yüzü
7- Kumaşın yüzü de, astarı da güzeldir.
8- Yorganın ve yastığın yüzünü değiştirdik.
9- Ne yüzle geldin bize?
10- Size gelmeye yüzüm yok.
11- Binanın arka yüzü boyandı.
12- Adamda hiç yüz yok.
13- Bu yüzden uzun yazmak zorunda kaldık.

Ayrıca deyimlerde de yüz kelimesi pek çok geçmektedir. Bazılarını bildirelim:
1- Yüze duramamak,
2- Yüzü kızarmak,
3- Yüzünden kan damlamak,
4- Yüzüne gözüne bulaştırmak,
5- Yüzüne kan gelmek,
6- Yüzünü kara çıkarmak,
7- Yüzünü ağartmak,
8- Onun yüzü suyu hürmetine,
9- Yüz verince astar istemek,
10- Suçunu yüzüne vurmak,
11- Yüz kızartmak,
12- Yüzünden okumak,
13- Yüzü gözü açılmak,
14- Yüzüne gülmek,
15- Yüzüne çarpmak,
16- Yüzünü ekşitmek,
17- Yüzü gülmek,
18- Yüzüne duramamak,
19- Yüzüne hasret kalmak,
20- Yüzü yumuşak olmak.

Kur’an-ı kerimde de el, yüz, göz ifadeleri geçer. Bunlara tek mana verilirse, büyük yanlışlıklara sebebiyet verir. Vehhabiler, kelimenin diğer manalarına bakmadan, Allah’ın eli, yüzü var diyerek küfre girmişlerdir.


Arapça bilenin Kur’an okuması
Sual:
Ana dili Arapça olan bir kimsenin, Kur’an okurken, manasını anlaması, meal okumak gibi mahzurlu olur mu?
CEVAP
Hayır, mahzuru olmaz, hatta iyi olur. Ancak âyetlerden hüküm çıkarması caiz olmaz. Mesela Kevser suresini okurken, (Venhar) demenin kurban kes anlamına geldiğini bilmesinin mahzuru olmaz.

(Kurban kes demek, fakir zengin, dinli dinsiz herkese kurban kesmek farzdır demektir) diye bir hüküm çıkarırsa yanlış olur. Çünkü ana dili Arapça olan Eshab-ı kiram bile, Kur’an-ı kerimin anlamını Resulullah efendimize sorarlardı. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kur’an-ı kerimin manalarının hepsi anlaşılmaz.) [İbni Mace]


Allah ve müminler, sana yeter
Sual:
Enfal suresinin 64. ayetinin meali, (Allah sana ve müminlere yeter) mi, yoksa (Allah ve müminler, sana yeter) demek midir?
CEVAP
Birinci şekilde de, bildirenler olduysa da, tercih edileni ikincisidir. Hazret-i Ömer iman edince, (Allah ve müminler, sana yeter) mealindeki âyet indi. (Beydavi)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine, Hazret-i Ömer ile yardım ederek, (Allah ve müminler, yardımcı olarak sana yetişir) buyurdu. (2/99)


Para biriktirmek
Sual:
Tevbe suresi 34. âyetinde, (Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmeyene çok acı bir azap vardır) deniyor. Burada, para biriktirmek yasaklanmıyor mu?
CEVAP
Peygamber efendimiz, Kur’an-ı kerimi açıklamıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Zekâtı verilen mal, kenz değildir.) [Ebu Davud, Hâkim, Hatib] (Kenz, biriktirip saklanan, faydalanılmayan mal, define demektir.)

Müslümanın malında, zekâttan başka, kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Resulullah efendimiz, (Malda zekâttan başka hak yoktur) buyurdu. (Ahkâm-üs-sultaniyye)

www.ailevekadin.com