Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Ateşi bilen, mum gibi olur  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Ateşi bilen, mum gibi olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

* Kim ölüme hazırlanırsa, huyu güzel olur. İnsan, yalnız ateşte yanmayı düşünse aklı gider, mum gibi olur.

* Âmir, vazife verdiği arkadaşa tam güvenmeli. Onun kendisinden daha kabiliyetli, ihlâslı olduğuna inanmalı. Bu zor iştir, ancak çok güzeldir. İşte mümin, böyle olur.

* İhtiyaçlar arttıkça, sıkıntılar da artar.

* Mürşid-i kâmilin tayin ettiği vekilinden ayrılmak, nifak ve hıyanet alametidir.

* Büyüklerin yolu, kimseyi düşman etmeme yoludur.

* Ehl-i dünya, zil zurna sarhoşa benzer. Akreple, yılanla beraber yatar kalkar. Zararlı olduklarını bilmez. Nasihat dinlemez. Tevbe etmeye zaman da bulamaz. Ölünce ayılır.

* Eshab-ı kiram öyle kimselerdi ki, Peygamber efendimizi bir kere görmekle her ilmi kazandılar. Kumaşın boyayı emdiği gibi... Ve onlara, her kim, hangi fen dalında ne sorduysa, tatmin edici cevaplar aldılar. Öyle ki, hayretten parmaklarını ısırdılar.

* Allahü teâlâ bir kulunu severse onu fakih yapar, daha da çok severse onu fıkhı yayıcı yapar.

* Büyüklerin üç vasfı:
1- Hocalarını onlardan çok seven yok.
2- Zamanı onlardan iyi değerlendiren yok.
3- Vefalı olmakta onlardan ileri olan yok.

* Her an, insan karar veriyor. Bu kararına göre de, sevab veya günah yazılıyor.

* İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir.

* Eshab-ı kiram, Peygamber efendimize kavuşmanın dışında şeref aramadılar. Kavuşmanın şerefi, şereflerin en yücesidir.

* Peygamber efendimiz anlatılmakla, İslamiyet anlatılmış olur.

* İnsan, cüz’i iradesiyle ne yapıyorsa, neyle meşgulse, alın yazısı odur. Herkes alın yazısının iktizasını [gereğini] yerine getirir.

* Büyüklerin kalbi, Cennetin kapısı gibidir. Büyüklerin kalbine giren, Cennete girmiş olur.

* Herkes bir sürünün çobanı gibidir. Çoban sürüsünden mesul olduğu gibi, her Müslüman da maiyetinden mesuldür. Bir kişi olsa bile.

* Büyükleri dinleyenler rahat ederler, hem dünyada hem de ahirette...

* Bir kulun faydasız şeylerle meşgul olması, Allahü teâlânın onu sevmediğinin alametidir.

* Güler yüz, tatlı dil, hayâ ve edep, başarılı olmaya sebeptir.

* Bir insanın aklının kemali, dünyadan soğumasıyla anlaşılır.


En âlâsından daha âlâdır
* Allahü teâlâ bir kuluna iyilik yapmak isterse onu bu büyüklerle tanıştırır ki, bu devlet-i uzmadır. Yani en büyük nimettir. Onların zerreleri, kâinattan kıymetlidir. Bu olmazsa, onların sadık bendeleriyle karşılaştırır. Bu da büyük nimettir.

* İmanı, itikadı düzgün olan ve Allah’ın sevgili kullarını tanıyan arkadaşlarımızın en ednası yani en aşağısı, diğerlerinin en âlâsından daha âlâdır; çünkü doğru imandan ve bu büyükleri tanımaktan kıymetli üstünlük yoktur.

* Büyükleri, mesela İmam-ı Rabbani hazretlerini çok sevdiğini söyleyen, o mübarek zatı görmedi. Akrabası filan da değil. Öyleyse, o mübarek zatı, kaşının gözünün hatırına sevmiyor demektir. Böyle olsaydı kıymeti olmazdı. O, onları hizmetlerinden dolayı seviyor. Öyleyse bu sevgisi, aynı zamanda kendi kıymetini gösterir.

* Ahir zamanda, kendinizi ve arkadaşlarınızı korumak için, müdarayı tercih etmeli, fitneden çok sakınmalıdır.

* İhlâsla kelime-i şehadet söyleyen ve küfre sebep olan söz veya işte bulunmayan herkesin, Müslüman olduğuna şehadet ederiz.

* Bir insan mevki ve mal sahibiyken hissettiklerini, zillete düştüğü zaman da hissediyorsa, o insan ihlâslıdır.

* Disiplinli bir bölük, disiplinsiz bir ordudan daha iyidir. Bir topluluk, namazını kılar, emirine de itaat ederse, zafere kavuşur.

* Sıhhati korumak Müslümanların üzerine vecibedir, ibadetleri yapmak ancak bununla mümkün olur. Sıhhat için paraya acınmaz. Özellikle yaşlıların, üşütmekten ve düşmekten çok sakınması gerekir. Her gün evin havalandırılmasına da önem vermeli. Sıhhat için önemlidir.

* Büyükler, zaman zaman sıkıntı ve hastalık vaki olduğunda, Peygamber efendimizin yaptığı gibi yapar; Kul e’uzüleri okur, ellerine üfler ve yüzlerine, ağrıyan yere sürerlerdi.

* Âhir zamanda, iman zaafa uğradıkça, Allah korkusu, ahiret korkusu azaldıkça, insanlar kötü yollara düşerler. Sihir, büyü yaparlar. Kitaplarda bundan korunmanın çareleri yazılıdır. İkisi en iyisidir:
1- Âyât-ı hırz, bir hafta sabah akşam okunursa hiçbir şey kalmaz.
2- Silsile-i aliyye büyüklerinin isimlerini ezberleyip müsait zamanlarda okunursa, bu büyüklerin yüzü suyu hürmetine cenâb-ı Hak muhafaza eder. Hepsi sarayın kapıları gibi, muradına kavuşmak, sıkıntıdan kurtulmak isteyen bunlara sarılsın.


Niyet değişirse başa döneriz

* Bir işin başındaki halis niyetimizi değiştirmezsek, Allahü teâlâ o iş hakkında üzerimizdeki nimeti de değiştirmez; ama niyet değişirse, başa döneriz.

* Büyüklerin hizmetlerinde çalışanlar üç gruptur:
1- Bu hizmetlere, din-i İslamın yayılması için, ihlâsla yani Allahü teâlânın rızası için katılmışlardır. Bunlar seve seve çalışırlar, samimidirler. Bunlar için son nefes korkusu yoktur. Ne verirlerse yüzlerini ekşitmezler, Allahü teâlâdan beklerler.

2- İhlâsla çalışmazlar, Allahü teâlânın rızasını düşünmezler; ama seve seve çalışırlar. Mesleklerini sevdiklerinden, aldıkları parayı helal ettirmek isterler. Bunların niyeti karışıktır. Dolayısı ile son nefesleri de şüphelidir.

3- Ne ihlâsla, ne de seve seve çalışırlar. Ne niyetle çalıştıkları belli değildir. Su-i niyetlidirler, zoraki çalışırlar. Bunların sonu felakettir.

* Büyüklerin hayatları üç kelime ile özetlenebilir:
1- Kitap okumak. Onlar ömürlerini kitapları yazmaya harcadılar.
2- Kitap dağıtmak. Onlar ellerinde çanta, çantada kitap, köylere kadar gittiler, kitap dağıttılar.
3- Talebelerinin birbirini sevmesi. Birlik, beraberlik, bölünmemek için çalıştılar.

* Hak gelince batıl mutlaka zail olur. Onun için hakkı ulaştırmak lazımdır. Nitekim ampulün yanıp ışık vermesi için, hattın döşenmesi ve cereyanın ulaşması lazımdır.

* Kalbindeki iman işba’ derecesinde olan kimse, iki elini bağlasanız duramaz. Hizmet etmek ister. Nitekim Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Ebu Bekir’e İslamiyet’i tebliğ edip, o da Müslüman olunca,
(Ya Resulallah, benim altı tane arkadaşım var. Müsaade ederseniz, onları da size getireyim, onlar da Müslüman olsunlar) dedi.

* Bu yolun büyüklerini tanıyan kimse, başkalarından yeni bir şey öğrenemez. Ancak büyüklerinden öğrendiği şeyleri, başkalarından da işittiği zaman hoşuna gider. Ben bunları işitmiştim; ama şeker ağza her zaman tatlı gelir der.

* Büyükler buyurmuşlar ki:

(Muhaliflerimiz olmasa, buğz ve adavet edenlerimiz olmasa, kendimizden ve hizmetlerimizden şüphe ederdik; çünkü hakkın dostu da olur, düşmanı da olur.)

* Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu üzen pek çok kulunu onun için feda eder. Yani, ona iftira edenler, gıybetini yapanlar, zarar verenler Cehenneme giderler.

* Bu zamanda rahat etmek isteyen, kendisine acındırsın, aczini ifade etsin. Kime? Önce Allahü teâlâya, sonra yakınlarına.

* İnat kibirdendir. Nasıl ki gülün dikeni var, Müslümanda inat, bu dikenler gibidir.


Öyle hayat sür ki
* Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
1- Öyle hayat sür ki, kimse senin yüzünden Cehenneme girmesin.
2- Yanına kim üzülerek gelirse, o kimse yanından, neşeyle gülerek çıksın.

* Nasıl ki, elektrik kabloyla, su boruyla nakledilirse, feyz ve nur da kalbden kalbe nakledilir. Bunların nakil vasıtası muhabbettir. Bu nurlar her yere yayılmaktadır. Bundan istifade etmenin iki şartı vardır:
1- İnanmak,
2- Sevmek. Bu sevgide, sevilenin sevdikleri sevilir, sevmedikleri sevilmez.

* Büyüklerin hayatını okumak, kalbden dünya sevgisini çıkarır, yerine Allah sevgisi ve Evliya sevgisi dolar, insanın ihlâsı artar.

* İnsanın, bir yolculuktan dönüşte kârı, yaptığı ibadetler, hayır ve hasenatlar, yani Allah için yaptıklarıdır. Gerisi hayal oldu! Dünya yolculuğunun neticesi de, buna benzer; kârı Cennettir. Zararından Allahü teâlâ korusun!

* Allah için mevki makam sahibi olmak, zengin olmak kıymetlidir. Bunlarla dinimize hizmet etmek, insanlara yardımcı olmak kolay olur.

* Allahü teâlânın kanunları vardır. Fizik kanunları, tabiat kanunları diye bilinenler, Onun yarattığı ve eşya içine gizledikleridir. İnsanlar bunları araştırırlar, keşfederler ve istifade ederler; ama Onun emir ve yasakları da vardır ki, bunları Kur’an-ı kerimde bildirmiştir. İnsanların huzurlu olmaları, ancak ona uymakla mümkündür. Bunlar, araştırmakla, ele geçmez. Bunun için İslam âlimleri,
(Bütün güzellikler ve iyilikler İslamiyet’in içindedir, dışında hiç bir güzellik yoktur ve olamaz) buyuruyorlar.

* Umumi bela, Resulullah efendimizin bulunduğu yere gelmediği gibi, vârislerinin bulunduğu toplumlara da gelmez.

* Ahir zamanda İslam’ın iki şiarı kalır:
1- Erkeğin namazı,
2- Kadının örtüsü.

* Bu büyük zatları seven, imansız gitmez. Onların sevdikleri de, imansız gitmez.

* Tasavvuftan maksat, dünyanın fani, ahiretin baki olduğunu anlamaktır.

* Büyükler, maddi olsun, manevi olsun, verdiği şeyi geri almazlar.

* Bir yere gidildiği zaman, ilk olarak Allahü teâlânın evi olan camileri ziyaret etmek sünnettir. Allahü teâlâ da, misafirine güzel ikram eder.

* Bir kul, iyiliği kırık kalble yaparsa, cenâb-ı Hak indinde o amel makbul olur.

* Büyüklerin belki demeleri, muhakkak, kesin anlamındadır.

* Bir kimse, kendi başına, İslamiyet’in bütün emirlerini yapsa, kurtulma ihtimali vardır; fakat bir kimse, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi bir büyüğe tâbi olsa, onu sevse, kurtulmama ihtimali yoktur.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.