Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  En hayırlı iş, İslamiyet’i yaymaktır  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
En hayırlı iş, İslamiyet’i yaymaktır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Merhum hocamız, (Ömrümüzün sonunda namaz vakitleri bizi çok yormuşsa da, elhamdülillah, başka hiçbir kitapta olmadığı şekilde, teferruatıyla ilmihale yazmak nasip oldu) buyururlardı. O kadar uğraşılmasa, o kadar yıllar boyunca emek vermeseler, ne olacaktı? Bütün gün boşuna aç kalacaktık. İmsak vakti bilinmezse, imsak vaktinden sonra yiyip içilirse, boşuna aç kalınmış olur. Maalesef bunu bilmeyen çok insanın orucu heba oluyor. Onun için hem gazetenin, hem kitapların, hem takvimin çok yayılması lazım. Bunlarla, çok kıymetli hizmetler yapılıyor.

Silsile-i aliyye büyükleri, talebelerine evlatlarından daha fazla şefkat ve merhamet gösterirler. Çünkü o büyük zatların yaşama gayeleri, İslamiyet’in yayılması ve Ehl-i sünnet itikadının anlatılmasıdır. Bunu da talebeleri yapar. Bu yüzden onlara, hattâ aile efratlarına bir şey olmasın diye veya bir günah işlemesinler diye çok gayret gösterirler. Çünkü biz ne kadar bu hizmetlerin kıymetini bilir, ihlâsla çalışırsak, insanlar da, hizmetlere ne kadar lâyık olursa, Allahü teâlâ bu hizmetleri o kadar arttırır. Onun için önce kendimize bakacağız. Günahlarımız sebebiyle, yanlış sebeplere yapışmak suretiyle hizmetlere gelen zararın günahı bize aittir.

Takdir-i ilahi genellikle şöyledir: Rahmet-i ilahî gelir, birdenbire her şey yükselir ve büyür. Sonra gadab-ı ilahi iner ve her şey azalıp sonunda bitebilir. Eskiden her tarafı kum gibi evliya ve ulema dolu olan, her tarafında İslamiyet'in yaşandığı ülkeler vardı. Fakat o ülkelerin insanları, böyle bir nimetin kıymetini anlayamadılar. Bu nimete sarılmadılar. Cenab-ı Hak da ellerinden aldı. Taşkent, Buhara ve Semerkand böyledir. Biz de eğer içinde bulunduğumuz bu nimetin kıymetini iyi anlayamazsak, Allah korusun şükrünü eda edemezsek, nankörlük edersek, bir gün hepimiz, kendimizi sokakta buluruz.

Allahü teâlâ, bir kulunu severse, ona iki şey verir:
1- Eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi, ona İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi sevdiği bir kulunu tanıtır.

2- Ona hayırlı bir iş nasip eder. Dünyadaki en hayırlı iş, peygamberlere verilmiştir. O da İslamiyet'i yaymaktır. Onun vârisleri de öyledir. Kim İslamiyet'i yayarsa, peygamberlik makamına ortak olur. Bu nimetle, bu hizmetle şereflenenler, çok seçilmiş, çok bahtiyar insanlardır.

Açlıkla imtihan kolay değildir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, orucun sevabını bildirmedi, onu âhirete sakladı. Orada bol bol mükâfat verecektir. Oruç tutmak kolay bir iş değil. Elhamdülillah, Cenab-ı Hak, oruç tutanlara rahatlığını, kolaylığını veriyor. Allahü teâlâ nefse her türlü azabı verdiği halde, (Ben kimim, sen kimsin?) diye sorduğunda, (Ben benim, sen de sensin) dedi. Nefs ancak, aç bırakıldığı zaman pes etti. (Sen merhametlilerin en merhametlisisin, ben ise âciz kulum) demek zorunda kaldı. Çünkü açlıkla imtihan kolay değil. İmam-ı Rabbânî hazretleri de buyuruyor ki:
(Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi. İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısı ile herşeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.)

Dine hizmet ederken en korktuğumuz şey, iş icabı elimize geçen mevkilerin ve imkânların, yanlış yolda kullanılması, bizi biz olmaktan çıkarmasıdır. O mevkiler ön plana geçtiği anda, her şey bitmiştir. Bu yolda hizmet edenler için en büyük rütbe, bu büyüklerin talebesi olmak ve hakkı bâtıldan ayırmaktır.

Talebelik, rütbelerin en üstünüdür. Bu rütbeyi atlayarak, başka bir şeref aramak kadar tehlikeli, felaket bir şey olamaz. Böyle yapan, mutlaka felakete ve zillete düşer.

Hazret-i Ömer’e, Şam’a girişlerinde (Deveye niye binmiyorsun?) dediklerinde, şöyle buyurdu:
(Biz çok aşağılık bir kavimdik. Çocuklarımızı diri diri gömerdik. Her türlü günahı, küfrü işlerdik. Allahü teâlâ, bizi Muhammed aleyhisselamın ümmeti, eshabı yaptı. Her türlü iyiliğin zirvesine çıkardı. Kim bunun dışında başka bir yerde, izzet, şeref beklerse, Allah onu rezil eder. O kimse, zirveden aşağı yuvarlanır.)

Sakın ola ki, mevki ve rütbe düşüncesi, hiçbir Müslümanı sarmasın! Müslüman olarak büyük nimete, Rabbimize, hak yola kavuştuk. Allahü teâlâ haramların helâllerle, bid’atlerin sünnetlerle, hattâ küfrün imanla karıştığı bu âhir zamanda, bize sevdiği bir kulunu tanıttı. Onun vasıtasıyla da, Eshab-ı kiramı ve diğer sevgili kullarını tanıttı. Peygamber efendimizi ve kendisini, razı olduğu doğru şekilde bize tanıttı. Başkalarının kafasındaki tanrı gibi tanıtmadı. Allahü teâlânın razı olduğu şekilde Onu tanımak, ancak bu büyükleri tanımakla olur. İşitmekle veya kendine göre söylemekle olmaz.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.