Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Nimetin kıymeti elden çıkınca anlaşılır  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Nimetin kıymeti elden çıkınca anlaşılır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir padişah, ilk defa denizaşırı bir ülkeye giderken, çok sevdiği kölesini de alarak gemiye biner. Biraz açıldıktan sonra, ilk defa gemiye binmiş olan kölesi, (Ben korkuyorum, bu gemide gitmem, beni geri götürün) diye bağırmaya başlar. Gemidekiler, (Etme eyleme, padişah rahatsız oluyor) diye ikaz etseler de, köle feryada devam eder. Susturmak mümkün olmaz.

Gemideki bir şeyh, padişaha haber gönderir, (Ben bunu susturmasını bilirim) der. O köleyi yanına alıp, (Gel biraz sohbet edelim) der. Köle de, (Ne sohbeti, ben çok korkuyorum) diye cevap verir. Şeyh de, (Korkma, şöyle yan yana gidelim) der. Tam geminin kenarına gidince köleye omuz atar ve köle denize düşer. (Ölüyorum! Boğuluyorum!) diye sürekli bağırır. (Efendim ölecek!) derler, fakat şeyh, (Ölmez merak etmeyin. Biraz uğraşsın!) der. Bir süre sonra köle yorulur ve bağırmaktan vazgeçer. Şeyh de, (Şimdi alın) der. Köleyi güverteye çıkarırlar, elbiselerini değiştirirler. Köle, bir köşede sessizce oturmaya başlar. Bazıları yanına gidip, (Az önce çok bağırıyordun, sana ne oldu?) diye sorarlar. Köle denizi gösterir, (Bağırırsam beni oraya atarlar) der. Önceden gemide olmanın rahatlığını unutmuş bağırırken, şimdi o nimetin farkına varır. Sadi Şirâzî hazretleri, bunu anlattıktan sonra, (Beterin beteri vardır, elden çıkmadan bu nimetin kıymetini bilmeli) buyurur.

Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz:
1- İhtiyarlıktan önce gençliğin,
2- Hastalıktan önce sağlığın,
3- Meşguliyetten önce boş vaktin,
4- Fakirlikten önce zenginliğin,
5- Ölümden önce hayatın kıymetini biliniz!)

Onun için daha beterine düşmeden hâlimize şükredelim. Aklı olmayan, gözü görmeyen, felçli olan veya iki eli felçli olup kendi ihtiyaçlarını gideremeyen kimseler var. Allahü teâlânın verdiği bu kadar güçle, Ona ufak bir ibadette, hizmette, yalvarışta bulunmamak, Onu Rab olarak kabul etmemek, ihsan ettiği nimetler için, Onun şanına layık bir teşekkür ve dua etmemek insanlığa sığar mı?

Sabır acıysa da, sonu selamettir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Nimetlerin elden çıkmaması ve artması için şükretmek lazımdır. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetlere şükrederseniz onları arttırırım. Şükretmezseniz elinizden alır, şiddetli azap ederim) buyuruyor. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, (Şükür, Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetleri, Onun istediği gibi, Onun istediği yolda kullanmaktır) buyuruyor.

Hiçbir şeyden dolayı, hiçbir şikâyette bulunmamak lazımdır. Şikâyette bulunmak, nimetleri unutmak, şükretmemek demektir. Dolayısıyla nimetlerin elden çıkması ve azapların gelmesi demektir. Bir musibet geldiğinde tevbe ve istiğfar edip sabretmelidir. Çünkü hadis-i şerifte, (Bir haksızlıkla karşılaştığınızda, susup sabrederseniz Allahü teâlâ o haksızlığı muhakkak giderir) buyuruluyor. Susmak dile hâkim olmak, sabır ise kalbe hâkim olmak demektir. Aksi durumda yani susulmaz ve sabredilmezse haksızlığın giderilme ihtimali olduğu kadar giderilmeme ihtimali de vardır.

İşimizi ihtimallere bırakmamalıyız. Kazanmak muhakkak iken kaybetmek çok yanlış olur. (Sabreden zafere ulaşır) hadis-i şerifi, sabrın sonunun her zaman selamet olduğunu bildiriyor. Sabır döneminde acele etmemeli. Acelecilik şeytandandır. Şeytandan olan hiçbir şeyde hayır yoktur. Eğer acele edip, sabretmezsek, belalar artar. Fakat bu dönemde sabredersek, sonu muhakkak selamet olur. Şunu iyi bilelim ki, varlıkta imtihan daha zordur. Çünkü varlıkta nefsin bütün arzuları ayaktadır ve nefsi frenlemek daha zordur. Yokluktaysa, nefsi azdıracak fazla sebep yoktur.

Merhum Nasreddin Hoca, derdine çare aramayıp, (Yâ Rabbî, bu derdi benden alma!) diye dua eder. Duyanlar şaşırıp sebebini sorduklarında, (Bu dert giderse daha büyüğü gelebilir, çünkü mümin, bela ve musibetten kurtulmaz. Buna alıştım, belki ona sabredemem) der. Müminin başı dertten kurtulmaz. Bir dert giderse başka bir dert gelir. İllet yani hastalık, zillet yani itibarsızlık, kıllet yani fakirlik, eksik olmaz. Mümin, dünyada âhiretteki yerine göre karanlıktadır, ama âhirette ebedî aydınlığa kavuşacaktır. Kâfir de dünyada, âhiretteki yerine göre aydınlıktadır, ama âhirette ebedî karanlığa gidecektir. İkisi bir olur mu?

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.