Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Günahları gizlemelidir  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Günahları gizlemelidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Önceki ümmetlerde günah işleyen azdı, çünkü günah işleyenler helak ediliyordu. Peygamber efendimiz hürmetine bu ümmet helak edilmiyor. Günah işlediği hâlde helâk olmadığını gören Müslümanlar daha fazla günah işlemeye çalışıyor. Günahlardan kurtulmak için bize iki nimet verildi: Birincisi Kelime-i tevhid, ikincisi Peygamber efendimizin şefaatidir.

Günahı açık da, gizli de işlemek caiz olmaz. Fakat nefsine, şeytana uyarak günah işleyen, (Bir günaha düşen, günahını gizlesin! Allahü teâlânın örtüsünü onun üzerinde bulundursun!) hadis-i şerifine uyarak günahlarını gizlemelidir. Müslümanların ayıplarını örtmek, gizli günahlarını yaymamak ve kusurlarını affetmek çok sevabdır. Peygamber efendimiz, (Kim, bir Müslümanın ayıplarını örtüp gizlerse, Hak teâlâ da, dünya ve âhirette onun ayıp ve kusurlarını örter) buyuruyor.

Hazret-i Ömer zamanında, bir kızın zina ettiği duyulur. Hazret-i Ömer, kızın suçu sabit görülürse cezalandırılmasını ister. Kızın babası, amcası ve dayısı çok mahcup olurlar. Kızı alıp başka diyara giderler. Kız, orada samimi bir tevbe edip, tamamen kendini ibadete verir. O dindar oldukça, Allahü teâlâ ona çok güzellik verir. Bu yüzden çok isteyeni olursa da, babası, durumu bildiği için kimseyle evlendirmez. (Kızımın kusurunu söylesem, isteyenler zaten vazgeçer, söylemezsem günaha girerim) diye düşünür. Bir seferinde, (Bu böyle gitmez, Emir-el müminine söyleyeyim, bir çare bulsun) diye düşünür. Hazret-i Ömer'e gelip, (Ya Emir-el müminin, başıma geleni biliyorsun, fakat ondan sonra kız tevbe etti, kendini dine verdi, dine verdikçe Allahü teâlâ ona daha çok güzellik verdi, bu sefer her yerden talipler gelmeye başladı, ben de söyleyemiyorum. Ne yapayım?) der. O da, (Resulullah, büyük günahları hep örterdi, sen de sakın söyleme!) buyurdu.

Günahları açıklamak yasaklanmışken, bazı kimseler din kardeşinin büyük günahlarını örtmek şöyle dursun, küçük günahlarını da başkalarına anlatıyor. Allah'tan korkmalı. Gizli işlenen günahı söylemek hem gıybettir, hem de laf taşımak olur. Mümin, müminin arkasından dua eder, günahını da gizler…

Allah tevbe edeni affeder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her gaflet ve hatanın kefareti vardır. Müminlerin günahlarının kefareti, tevbe istiğfardır. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allahü teâlâya tevbe istiğfar eden, mutlaka Onu affedici bulur) buyuruluyor. Peygamber efendimiz de, (Çok istiğfar okuyun! İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur, ummadığı yerden rızıklandırır) buyuruyor.

Seyyid Abdullah-ı Dehlevî hazretleri zamanında, Hindistan'da, bulaşıcı bir hastalık olan veba zuhur eder. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine adam gönderip dua yazmasını isterler. O mübarek zat da, bir kâğıda, bir şey yazıp verir. Adam, kâğıdı getirip teslim eder. Orada (İstiğfar edin, tevbe edin) yazıyormuş. Onlar da, tevbe edince, veba hastalığı bıçak gibi kesilir.

İstiğfar etmek çok kıymetlidir. Kazadan, beladan muhafaza eder. Yola çıkarken mutlaka üç kere istiğfar duasını okumalı. Yani (Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh) demeli. (Bismillahillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüvessemî’ul alîm) okumak da, yerde ve gökte kazadan, beladan korur. Her ikisini de okumak daha iyidir.

İmam-ı Cafer-i Sadık hazretleri, kendisinden nasihat isteyen Süfyan-ı Sevrî hazretlerine buyurur ki:

Çok sözün faydası yoktur, hattâ zararı olabilir. Ben dedelerimden işittim. Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizden bildirilen şeylerden üçü şöyledir: Allahü teâlânın nimetine kavuşan ve bu nimetin devamlı olmasını isteyen kimse, Allah'a hamdini ve şükrünü çoğaltsın! Zira Allahü teâlâ, İbrahim sûresi yedinci âyetinde mealen, (Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız onları artırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır şiddetli azap ederim) buyuruyor. Bir kimse, rızkı azaldığı zaman çok tevbe ve istiğfar etsin! Zira Allahü teâlâ Nuh sûresinde tevbe ve istiğfar edenlerin, günahlarını bağışlayacağını ve rızıklarını artıracağını vadediyor. Sıkılan veya bir belaya uğrayan, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm) desin! Allahü teâlâya yemin ederek söylüyorum ki, bunları yaparsan maddî manevî çok ihsanlara, iyiliklere kavuşursun.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.