Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Günah ve zafer  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Günah ve zafer

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Silsile-i aliyye büyükleri, Peygamber efendimizden gelen o mübarek nura ilave ve çıkarma yapmadılar, bid’at bulaştırmadılar. Hocalarından aldıkları bu kıymetli emanetin aslını koruyup ehline teslim ederek hakiki İslamiyet’i bugüne kadar getirdiler. Biz de, bu nimete kavuşmaya lâyık olan, bunu bekleyen insanlara, bu emaneti ulaştırmaya hassasiyetle çalışmalıyız. Ticarette bile, sattığımız malla birlikte başka şeyler de vermeliyiz. O da güler yüz, tatlı dil ve güzel ahlaktır. Müşteriler, mertliği, dürüstlüğü ve samimiyeti görüp, (Bunlar ne güzel Müslüman) demeliler. Bu güzel muamele, dinimizin yayılmasına da sebep olur.

Hazret-i Ömer Kadsiye Savaşı’nda Sa’d Bin Ebi Vakkas hazretlerine, (Şöyle bir taarruz düzeni kurun!) diye, savaşla ilgili taktikler vermedi. (Ya Sa’d! Düşman ordusunun çokluğundan korkma, Allah’tan kork! Günah işleme! Eğer askerlerin arasında günah işleyen varsa onu ordudan ayır! Çünkü Allah, içinde günah işleyenlerin olduğu kavme zafer vermez) buyurdu. Çünkü başarılı olmak, ancak Allah’tan korktuğumuz ve Onun emir ve yasaklarını, Onun rızası için bildirmek gayesinde olduğumuz zaman mümkün olur. Yoksa, (Biz bunun en iyisini yaparız!) demekle olmaz. İnsan çok âcizdir. Mesela Cenab-ı Hak idrar yolumuzu tıkasa, helâya çıkamayız; diğer işleri nasıl yapacağız! Suyun üstünde giden yaprak gibi olmalıyız. Yaprağı götüren sudur, kendi kendine gitmez. Bunun gibi, işlerimiz de, büyüklerin himmet ve duasıyla yürür. Ama başarıyı kendimizden bilip, (Biz yaptık) dersek, yanlış yapmış oluruz ve işler durur. Nitekim büyükler, o kadar ilim sahibi olmalarına rağmen hep hocalarından naklederler, kendilerine ait tek kelime etmezlerdi.

Bir talebe, büyük bir zata sorar, (Efendim mübarek geceler gelip geçiyor, hizmetlerin çokluğundan eve geç gidiyoruz, birkaç şey okuyamadan, fazla bir ibadet yapamadan, yorgunluktan hemen uyuyup kalıyoruz, ne olacak bizim hâlimiz?) der. O zat, (Sizin İslamiyet’in yayılması için yaptığınız bu çalışmaların, işlerin maksadı hizmet olduğu için, en kıymetli ibadeti yapmış oluyorsunuz. Gece fazla ibadet edemeyince kaybımız olmaz) diye cevap verir.

Çok sevab kazanmak için

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Arabanın gitmesi için depoya benzin koymak lazımdır. Ne kadar benzin varsa, o kadar yol alınır. Bunun gibi, dine hizmet edenlerin çok başarılı olması, kalblerine gelen enerjinin çokluğuna bağlıdır. İşte o enerjinin ana deposu Peygamber efendimizin mübarek kalbidir. Allahü teâlâ, sevgisini, bütün faziletleri o kalbe yerleştirmiştir. O mübarek kalbden, o feyz kaynağından çıkan Allah sevgisi kimin kalbinde varsa, o kimse, zincirlere vurulsa bile, yerinde duramaz, hizmetlere koşar.

Ticaretin iki eli vardır: Biri mal, diğeri duadır. Dua almak için, insanlara faydalı işler yapmak, mesela cami, hastane, çeşme gibi dua almaya vesile olacak yatırımlar yapmak şarttır. Bu da ticaretle, parayla olur. Eğer ticaret olmazsa bu yatırımlar yapılamaz. Bunlar yapılmazsa da, dua alınamaz. Arabanın benzini duadır. Dua ne kadar artarsa, araba o kadar süratli gider.

Eğer para yoksa hizmet yapılamaz. Önce para kazanmak şarttır. Bunun için, helâlinden çok para kazanmak için, çok çalışmalı. Çünkü İslam âlimleri, (Âhir zamanda para, insanın silahıdır. İnsan canını, sağlığını, dinini ve şerefini parayla korur) buyurmuştur. Hadis-i şerifte de,(Âhir zamanda zenginlik saadettir) buyuruldu.

İyilerin düşmanı çok olur. Hased edenler çıkabilir. Bunun için her şeyi duymamalı. İnsanların kurtulması, âhirette yanmaması için uğraşmalı. Dinimizin doğru olarak yayılması için çalışanlar, Peygamber efendimizin vârisleridir. Allahü teâlâ, sevdiği işi sevdiklerine yaptırır, sevmediği işi, sevmediklerine yaptırır. Allahü teâlânın en sevdiği iş, dinimize hizmet etmektir. Kim dine hizmet ederse din ona sahip çıkar. Dine hizmet eden aziz olur. Ölürken şehid olarak ölür. Emr-i maruf sevabı, savaşta gazaya verilen sevabdan daha fazladır. Bu zamanda en kıymetli hizmet, fitneye sebep olmadan yapılandır.

Kibir ve ucba da dikkat etmek gerekir. Peygamber efendimiz, (Küçük günahtan sakınıp, ucba kapılarak büyük günaha düşmenizden korkarım) buyuruyor. Ucub, ibadet ederek veya günahtan sakınarak kendini beğenmektir. Kendini beğenen de kibre düşer; kibirliden de hayır gelmez.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.