Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Evliyaya derece vermek  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Evliyaya derece vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Rahmet-i ilahi dünyada dinli dinsiz herkese gelir, ama Resulullah'tan nimetler, sadece şu iki şartla gelir:

1- Onun peygamberliğini şartsız tasdik etmek. Elektrik kabloyla geldiği gibi nimetler, feyizler, kalble gelir. Bu tasdik olunca, o kişiyle Resulullah’ın mübarek kalbi arasında bir hat kurulur.

2- Onu çok sevmek. Gelen nimetlerin derecesi bu sevgiye bağlıdır. Sevginin derecesi de, tâbi olma nispetine göre ölçülür.

Bu tasdik ve sevgi şartı, Resulullah hayattayken böyleydi. (Kalbimde ne varsa, kardeşim Ebu Bekr’in kalbine akıttım) buyurduğu için, vefatından sonra artık Ondan gelen nimetler Hazret-i Ebu Bekir’den gelir. Ondan sonra Silsile-i aliyye büyüklerinden gelir. Bu büyükleri inkâr eden, gelen nimetlerden mahrum kalır.

Bir talebe hocasına, (Silsile-i aliyye büyüklerinin kitaplarını, derecelerine göre aşağı yukarı koymak uygun mu?) diye sorar. Hocası buyurur ki: Biz evliyaya derece tayin edemeyiz. Biri büyük biri küçük diyemeyiz. Resulullah'ın mübarek kalbinden çıkanlar, sırayla bu büyüklere geçer. Bu büyüklerin hepsinin kalbinde, Resulullah'ın mübarek kalbindeki emanetler vardır. Resulullah'a vârislik işi, ilimle, tecrübeyle, yaşla olmaz. Eğer öyle olsaydı Ehl-i sünnetin reisi ve (O, ümmetimin ışığıdır) diye hadis-i şerifle övülen İmam-ı a’zam hazretleri, Silsile-i aliyye büyüklerinden Cafer-i Sadık hazretlerine talebe olup, (Son iki sene olmasaydı, Numan helak olurdu) buyurmazdı. Demek ki bizim anlamadığımız şeyler var.

Şimdi zamanın büyüğü, hocamızdır. Biz, dinimizi ondan öğrendik. Bu büyükleri bize, o tanıtıp sevdirdi. O büyük zatların, kitaplarını açıklayıp bize vermişse, (Bu kitapları okuyun, evinizde sadece bunları bulundurun!) demişse, kitapları başka büyükler de yazmış olsa, onlar hocamızın kitapları sayılır. Hocamızın kitapları arasında kıyas yapmak, (Bu daha kıymetli!) demek çok yanlış olur. O büyüklerin kitaplarından öğrendiği bazı şeyleri ezberleyip, kendini bir şey sanan, kitabın birini yukarı ötekini aşağıya koyan bunları anlayamaz. Bu din, edep dinidir. Edep, haddini bilmektir. Herkes haddini bilmeli.

Resulullah'a kadar olan silsilenin feyzi, hocamızın kalbinden geçer. Bu kalbden geçmeyen, mahrum kalır. Hattâ o zatı kabul etmemiş ve kusurlu görmüş olur. Vârise yapılan iyi kötü her iş, Resulullah'a kadar gider.

Evliya zatlar niye seviliyor?


Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Evliya bir zata, bir gün biri ziyarete gelir, (Uzun zamandır merak ediyorum. Bu talebeleriniz sizi niye bu kadar çok seviyorlar?) diye sorar. O zat şöyle cevap verir:

(Bunun birkaç sebebi vardır: Birincisi, ben bunları çok seviyorum. Bunlar temiz, salih, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda dinimize hizmet ediyorlar. Hepsi Allahü teâlânın sevdiği insanlar; ben böyle kıymetli insanları nasıl sevmem ki? (Minel kalbi ilel kalbi sebila) buyuruluyor. Yani kalbden kalbe yol vardır, o yoldan sevgi akar. Esas sebep budur. İkincisi, bizim yolumuzda almak yok, vermek vardır. Para sevgisi kesinlikle kalbime girmemiştir. Çünkü paranın yeri ceptir. Kalbe girerse tehlikeli olur. Üçüncüsü, Allahü teâlâ tevazu ehlini sever. Kibirliyi sevmez. Çünkü gül yerde, toprakta biter, dağ başındaki kayada bitmez. Kendimi hiçbir din kardeşimden üstün görmedim.)

Sonra o kimseye, (Merak ettiğiniz durum şimdi anlaşıldı mı?) diye sorar. O da, (Evet şimdi işin püf noktasını anladım) der. Sonra, o zat sözüne devam eder:

(Biz insanlardan bir şey beklemeyiz, onların rızalarını almak için yön değiştirmeyiz, biz Allah için yaşar, Allah için ölürüz. Sırf Onun rızasını almak için çalışırız. Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretlerine, (Siz Allahü teâlânın sevgili, makbul bir kulusunuz) derler. (Nereden bildiniz?) buyurur. (Efendim, herkes sizi seviyor) derler. (Biz insanlar sevsin diye ibadet etmiyoruz. Biz, Allah bizi sevsin diye Ona kulluk ediyoruz) buyurur.

İnsanlar birini çok sevebilir, fakat o kimse Allah indinde sevgili olmayabilir. Aksine, insanlar bir kimseyi sevmeyebilirler, onu hor görürler, ona kötü muamele ederler, fakat Allah onu sever. Bu yüzden, biz bütün varlığımızla Allah’a dönmek için uğraşmalıyız. Yoksa, insanlar bizi sevsin diye, zoraki onların seveceği işleri yapmak yanlış olur. Öyle yapanların hepsi mahvolmuştur. Yönünü insanlara dönen, onlardan sevgi bekleyen, gösteriş yapan, perişan olur. Çünkü itibar sonadır, insan nasıl ölmüşse, öyle haşrolur. Dolayısıyla insanın Allahü teâlâ indindeki durumu muteberdir. Yoksa insanların nazarındaki itibarının önemi yoktur. O hâlde insanların sevgisini değil, sırf Allah’ın rızasını kazanmak için çalışmalıdır.)

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.