Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Küfre götüren günah  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Küfre götüren günah

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Gıybet, küfre en yakın günahtan biridir. Kim dikkat edip bu günahtan sakınmazsa, artık tabiî bir hâl alır ve önem vermez olur. (Ben olanı söyledim, yalan söylemedim, bunun neresi günah?) diyerek günahı hafife alırsa kâfir olur. Zaten olanı söylemek gıybettir, olmayanı söylemekse iftira olur.

Gıybete veya başka günaha önem vermemek küfürdür. Küfür demek, sonsuz Cehennemde yanmak demektir. Küfre tevbe edince iman geri gelir, fakat önceki bütün ibadetleri ve sevabları yok olur. Bunun için küfre girmekten çok sakınmalı. Merhum hocamız, (Gıybet edilirse, hizmetlerimizin istikbali hakkında ye’se [ümitsizliğe] düşerim. Gıybet edeni susturan, yüz şehid sevabı kazanır. Susturamayan, orayı terk etmeli! Cambazı seyreden olmasa, o da cambazlık yapamaz. O ipten düşerse, onu seyredenler, onun katili olur. Adam öldürmüş gibi günaha girerler!) buyururdu.

Şeytan, insanın ağzına bir parmak bal sürüp, (Haydi, biraz daha yalan!) der. Ne korkunç şey! Onun için gıybetten çok korkmalı, çok sakınmalı. Gıybet kanser gibidir, girdiği yeri mahveder. Dikkat edilirse, birçok ailelerin, toplumların, milletlerin, hep bu yüzden bölünüp parçalandıkları görülür. Birbirlerinin aleyhlerinde konuşanların hepsi ölüp gitti. Ama bütün kazandıkları silindi. Hele hele imanını kurtaramadan öldüyse, Allah korusun ebedî cehennemlik olmuştur.

Hiçbir Müslümanın aleyhinde konuşmamalı, gıybet etmemeli. Kötü ve çok günahkâr bildiğimiz birini gıybet ederek, onun günahlarını almak akıl işi midir?

Gıybet eden ikaza rağmen susturulamazsa, orayı terk etmeli ve onunla alakayı kesmeli. Yalnız bırakmalı ki, duvarlara söylesin! Hiç değilse, biz kendimizi kurtarmış oluruz. Bir müddet sonra, belki o da vazgeçer, ona da iyilik etmiş, felaketten kurtarmış oluruz.

Ateş düştüğü yeri yakar. Parmağımızı kaynar suya koyamıyor, bir kibrit alevine tutamıyoruz. Onun için Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Rabbenâ âtinâ …) duasını çok okur ve tavsiye ederdi. Mânası, (Ey Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver ve bizi ateşte yanmaktan koru!) demektir. Biz de, böyle dua edip ateşe götüren günahlardan uzak durmalıyız.

Sevginin şartı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir. Bizim kim olduğumuz malum, ama asıl önemli olan bizim kimlerle beraber olduğumuzdur. Adamın biri, gül bahçesine gider. Her taraf gül, fakat yerde bazı otlar var, kimi dikenlidir. (Şu dikenler olmasa, gülistan ne kadar güzel) diye düşünürken, otun biri dile gelip, (Efendi, efendi! Bir kimsenin kim olduğuna değil, kiminle beraber olduğuna bakarlar. Evet dikenimiz var, ama biz güllerle beraberiz) der. O hâlde, günah dikenleri de olsa, güllerle yani salihlerle beraber olanın dikenleri fazla göze batmaz.

Allahü teâlânın dünyada bir kuluna en büyük nimeti, ona doğru imanı [Ehl-i sünnet itikadını] nasip etmesi ve bu yolun büyüklerini tanıtmasıdır. Tanımak; inanmak, sevmek ve itaat etmekle olur. (Seviyorum) demek kolay, ama acaba sözünün eri midir? Gerçek sevginin üç şartı vardır:

1- Sevdiğini sevenleri sever, sevmeyenleri sevmez: (Allah’ı çok seviyorum) diyen, Allah düşmanlarıyla dostluk kuramaz. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, (Kâfirleri dost edinmeyin!) buyuruyor. O hâlde, bu işin temel taşı hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır. Herkes, (Ben Rabbimi seviyorum) diyebilir, ama ispat gerekir. Kim Allahü teâlâyı seviyorsa, Onun sevdiklerini de sevmek zorundadır. Allahü teâlâ, Müslümanı ve bilhassa dinimize hizmet edeni çok sever. Eğer buna riayet edilmiyorsa sevgi lafta kalır.

2- Onun derdiyle dertlenir: Üzüntüsünü paylaşır, borcu varsa yardımcı olur, hastaysa tedavisine koşar. Seven sevgisini ispatlamalıdır. Din kardeşliği böyle olur. Eshab-ı kiramdan biri savaşta ölürken su ister. Getirilen suyu tam içecekken, yanındakinin (Su!) diye inlediğini duyunca, (Beni bırak, kardeşime ver!) der. Böyle birinci, ikinci, üçüncü kişi de suyu içmeyip birbirine ikram ederken vefat ederler. O bir bardak su hiçbirine nasip olmaz, çünkü hepsi, din kardeşlerini kendilerine tercih etmişlerdir.

3- Gıyabında, onun için dua eder: Hastaysa, sıkıntısı, borcu çoksa, (Ya Rabbî, ona şifa ver! Onu bu sıkıntıdan kurtar!) diye dua eder.

Bu üç şartı yerine getirebilen, gerçekten din kardeşini seviyordur. Bu şartlar yoksa, hele Allah korusun, daha arkasını dönmeden gıybete başlıyorsa, orada gerçek sevgiden söz edilemez. Merhum hocamız, (Müminler, birbirinin arkasından dua eder, münafıklar gıybet ederler) buyururdu.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.