Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Gadab-ı ilahi  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Gadab-ı ilahi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Zenginler aslında fakirdir ve sıkıntı içerisindedir. Çoğu uykusunu, bazısı da aklını kaybeder. Çok zengin bir tüccarın, (Senelerdir bir damla rahat uyku uyuyamıyorum. O paralar gözümün önüne geldiği zaman onları düşünmekten, hesaplamaktan uykum kaçıyor, ilaç da içsem bir türlü uyuyamıyorum) dediği rivayet edilir.

Yine bir başka zengin tüccar, okunmuş eski gazeteleri toplamış, yüz lira büyüklüğünde kesmiş ve deste deste raflara doldurmuş. Hayatta imkânlarını kaybettiği için aklı da başından gidince kendisini bunlarla tatmin etmeye çalışmış. Hâlbuki Allah dese iş hallolacak. Allahü teâlâ, (Kalbler ancak Allah’ı zikretmekle rahata kavuşur, ferahlar) buyuruyor. Yani, siz rahat uyumak, rahat çalışmak, huzur bulmak, dünya ve ahirette rahat etmek istiyorsanız ancak bu sizin Allah demenize bağlıdır. Allah yolunda dünya ile uğraşmak, ilmihal okumak, namaz kılmak, Kur’an-ı kerim okumak, birer zikirdir, kalbin şifalı ilacıdır. Salih Müslümanlarla beraber olmak da şifadır.

Eskiden Cenab-ı Hak’tan gadab-ı ilahi hemen gelirdi. Peygamber efendimiz âlemlere rahmet olduğu için, onun ümmetine Cenab-ı Hak bu genel belayı vermiyor. Müddet veriyor, tevbe ederse de affediyor. Bu şefkat ve merhamet, Peygamber efendimiz hürmetinedir.

İsa aleyhisselam havarileriyle bir köye gitmiş. Bakmışlar her taraf ölü dolu. Kimi pencereden sarkarken, kimi kapının önünde, kimi yolda... Havarilerden biri, (Bu ne hâldir ya Nebiyallah?) diye sorunca, Hazret-i İsa, (Bu gadab-ı ilahidir) buyurur. Havariler, (Ya Nebiyallah, acaba bunlar ne suç işlemişler) deyince, İsa aleyhisselam Allahü teâlâya arz ediyor. Cenab-ı Hak da, (Birisine sor, söylesin) buyurur. Sorunca, adam kalkıp, (Ya Nebiyallah, biz, bu köylüler, evladını kaybeden bir annenin ızdırabı gibi, kaybettiğimiz beş on lira için ağlardık, o kadar dünyaya bağlanmıştık. Bir annenin kaybolmuş evladına kavuştuğu zamanki sevinci gibi üç beş kuruş kazandığımız zaman sevinirdik, hiç Allah hatırımıza gelmezdi. İşte dünyaya olan bu sevgimiz ve düşkünlüğümüz yüzünden Allahü teâlâ hepimizi helak etti) der. (Peki, senden başka niye burada kimse konuşmuyor?) diye sorunca, (Onlar konuşamaz. Cenab-ı Hak hepsini Cehenneme attı. Ben buralı değilim, başka köyden geldim, ama bunlarla beraber olduğum için ben de bu belaya uğradım. Daha ne ceza gelecek diye bekliyorum) der.

Mal mülk mezara nasıl girer
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, bir gün insanlardan uzaklaşıp biraz dinlenmek için dergâhın dışında bir ağacın altına oturmuş. Orada bir karıncanın, bir ekmek parçasını ağzına alıp, yuvarlayarak büyük bir gayretle taşımaya çalıştığını görür. Ama ekmek karıncadan birkaç misli daha büyük... (Bu nasıl bir iş, nasıl bir gayret) der ve karıncayı takip etmeye başlar. Karınca, uzun bir mücadeleden sonra yuvanın başına gelir. Yuva küçücük, ekmek büyük olduğu için yuvaya bir türlü girmez. Zavallı karınca, gayretinden hiç vazgeçmez, bir oradan uğraşır, bir buradan. Ama girmesi mümkün değil. Bunun üzerine Mevlana hazretleri, (Ya Rabbi, bu insanoğlu ne acayiptir. Bu ekmek yuvaya giremezken, bu kadar evler, hanlar, apartmanlar, mallar, daracık olan mezara nasıl girecek) der.

Hâlbuki onları içeri sokmak mümkündür. Nasıl mümkün? Allah için çalış, Allah için ye, Allah için ver! O zaman hepsi müsbet yazılır, âhiret için olur, hepsi bizimle gider o zaman. Nefis için, şöhret için çalışılırsa, o zaman Allah muhafaza etsin Cehenneme götürür. Değer mi, sonunda mutlaka bırakacağımız şeyi elde etsek ne olur, elde etmesek ne olur? Ama aynı şeyi ölmeden önce âhirete gönderebiliriz, çünkü Allahü teâlâ kendisi için yapılanları ibadet kabul eder, kendimiz için yapılanları ise felaket olarak yazar.

Onun için kendimize gelelim, aklımızı başımıza toplayalım, Allahü teâlâ kullarını niçin yarattığını Kur’an-ı kerimde bildiriyor. (İnsanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım) buyuruyor. Hiçbir fark gözetmeksizin bütün yarattıkları için (kullarım) diyor. O yaratmasaydı dünyada hiç insan olmazdı. Kâinatta Cenab-ı Hakkın kudretinin olmadığı zerre yer yoktur. Tıpkı sütün içine karıştırılmış şeker gibi. Bir bardak sütün içine şeker konup karıştırılsa, şeker bunun neresindedir? İşte bunun gibi, kâinatta da, Allahü teâlânın kudretinin olmadığı zerre yer yoktur. Her şey Onunla kaimdir. O ise mutlak kaimdir. Allahü teâlâ, hiçbir fark gözetmeksizin, münafığı da, kâfiri de, mümini de yediriyor, içiriyor, besliyor. Ancak âhirette, Yasin-i şerifte bildirildiği gibi, Allahü teâlâ, (Ey kâfirler, şimdi has kullarımdan ayrılın) buyuracaktır. Has kullarından olmak için çalışmalıdır.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.