Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Sabır mı isyan mı?  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Sabır mı isyan mı?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dert, bela istemek doğru değil. Dua ederken, (Ya Rabbi, bana sıhhat ve afiyet ver) diye dua etmeli. Bela istenilmez; ancak istemeden gelirse, isyan edilmez, sabredilir.

Bir hadis-i şerifinde Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Cennette Allahü teâlâ bazı kullarına o kadar yüksek makamlar, o kadar yüksek köşkler verecek ki, bakanların gözleri kamaşacak. Diyecekler ki, bunlar kim, bu derecelere nasıl kavuştular. Hangi ibadeti yaptılar da bu makama kavuştular? Onlara şu cevap verilir: Bunlar öyle makam sahibi değil, bunlar çok ibadet edenler de değil; fakat bunlar dünyadayken çok acı çektiler, çok hastalık çektiler, çok üzüntü çektiler. Onun için Allahü teâlâ onlara bu dereceleri ihsan eyledi. Onları seyredenler, keşke dünyadayken ellerimiz parçalansaydı, vücutlarımız paramparça olsaydı, o kadar acıyı biz de çekseydik de, kardeşlerimize nasip olan nimet bize de nasip olsaydı, diyecekler.)

Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki:
(Bazı şeyler sizin çok zorunuza gider, çok gücünüze gider, üzülürsünüz. Bu musibet başıma nereden geldi dersiniz. Hâlbuki bilmezsiniz ki, bu sizin için hayırlıdır. Bazı şeylere çok sevinirsiniz, yaşadık dersiniz. Bilmezsiniz ki, onlar sizin için kötüdür, şerdir.)

Hadis-i şerifte de, (Sabretmek, ferahlamanın anahtarıdır) buyruluyor. Dolayısıyla isyan etmek, itiraz etmek yok. Rabia-i Adviyye hazretleri çok ağır hastalanır. Yanındaki hizmetçiler derler ki:

— Anneciğim, siz herkese dua ediyorsunuz o iyileşiyor. Bir de kendinize dua etseniz.
Cevabında buyurur ki:

— Size bir sevdiğiniz, bir dostunuz, bir arkadaşınız bir hediye getirse, size verse, kardeşim kusura bakma bunu kabul etmiyorum, iade ediyorum deseniz, onun kalbi kırılmaz mı?

— Elbette kırılır.

Bunun üzerine Rabia hazretleri diyor ki:
— Beni yoktan var eden, her an varlıkta durduran Rabbim, bana bir hediye göndermiş. Ben nasıl Rabbime diyeyim ki, yâ Rabbi bu hediyeyi geri al! Bu hastalık Ondan geldi, ben almadım, hiç kimseden de istemedim. Allahü teâlâ öyle lâyık gördü. (Rabia, sana bir hediye göndereceğim, bakalım, sabır mı, isyan mı edeceksin?) dedi. Vallahi yapmam, Rabbimin verdiği bu hediyeyi geri veremem…


Kesin olacak şeyi, olmuş bilmeli

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İki şeyi unutmamalı, Allahü teâlâyı, bir de ölümü. Ölmek, asıl hayatın, ebedi hayatın başlangıcıdır. İnanmayanların dediği gibi kaybolmak, yok olmak değildir. Mümin ölümden korkmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, (Ölüm dostu dosta, sevgiliyi sevgiliye kavuşturan bir köprüdür) buyuruyor. Kim sevgiliye kavuşmak istemez ki? Yeter ki Onu, sevgili kabul etsin.

Ölüm haktır. Bir şey mutlaka olacaksa, kesin olacaksa onu olmuş bilmeli. Çünkü ölüm gelecektir. Onun için en huzurlu, en mesut insan ölümü hatırlayandır. Ölüm frendir. Yani koşanın hızını kesen, yuvarlananı durduran ve insana düşünme payı veren, ancak ölümdür. Bir iki dakika düşünmek bile yeterlidir; çünkü insanın nefsi hep ister, bu bana yeter demez. Ne verirsen biraz daha ister. Cenab-ı insanın nefsini Heyula diye bir hayvana benzetiyor. Bu hayvan, doymak bilmeyen bir mahlûkmuş, ne yese doymazmış. Allahü teâlâ hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Nefsine düşmanlık et! Çünkü nefsin, benim düşmanımdır.)

Allahü teâlânın benim düşmanım dediği nefse dost olan, nasıl Allah’ın dostu olabilir ki! İkisinden biri dostumuz, ya Allah, ya nefsimiz. Tam zıt, yani geceyle gündüz gibi… Ya Allah’ın dostu olacağız yahut Onun düşmanım dediği nefsimizin dostu olacağız. Allah’ın dostuysak, Allah’ın dostlarıyla beraberiz demektir. Nefsimizin dostuysak, onun dostlarıyla beraberiz demektir. Nefsimizin dostlarıysa, Allah’ın düşmanları olup, düşmanlık yapıyorlar. Nerede düşmanlık yapıyorlar? Cenâb-ı Hak yediriyor, içiriyor, her şeyi veriyor. Hadi Allah’a bir teşekkür et denince, ben etmem diyor. Allah muhafaza etsin! Bir köylü gelip, (Ya Resulallah, İslam dini nedir?) diye sorunca ona buyurdu ki:
(Bu din, Allahü teâlânın bütün emirlerine ve yasaklarına hürmet etmektir, kabul etmektir, beğenmek ve Onun yarattığı her canlıya şefkatli olmaktır, merhametli olmaktır.)

Herkese merhamet şekli farklıdır. Kâfire merhamet, dinimizi doğru anlatan bir kitap vermek, dinimizden bahsetmektir. Acıma hissi budur. Yoksa hiç kimseye kızmaya hakkımız yoktur. Kızmak bize yakışmaz. Kızılacak birisi varsa, o da ancak nefsimiz olabilir, çünkü Allah ona düşmandır.

Başarılı olmak için mütevazı olmalı. Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir. O tevazu ettikçe daha yükselir. Kibredeni de alçaltır. O kibirlendikçe halk onu aşağı görür. Hele mahşer günü gururlu ve kibirliler, ayaklar altında kalıp, hakaret görür.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.