Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Müslümanda vesvese olur  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Müslümanda vesvese olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Kalbine vesvese gelen, ileride büyük makamlara layık kişidir. İbadetleri yapıp, ilmihal bilgilerini öğrenmeye çalışan kimseye, Allah’ı, ahireti inkâr gibi düşünceler gelmesi, onun imansız olduğunu değil, imanlı olduğunu gösterir. Meyveli ağaç taşlandığı, hırsız mücevher olan eve girmeye çalıştığı gibi, şeytan da imanlı olanlara saldırır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İmanla ilgili kötü vesveselerin gelmesine sebep, imanın kâmil olmasıdır; çünkü hadis-i şerifte
(Böyle vesveseler, imanın olgun olmasındandır) buyuruldu.

Peygamber efendimiz Kâbe’de iken Müslümanların yanı sıra bir de Yahudi geldi. O zamanlar Kâbe’ye Yahudilerle müşrikler de geliyorlardı. Müslümanın biri Peygamber efendimize, (Ya Resulallah, şeytan bana namazda çok vesvese veriyor, ne yapmam gerekir?) diye sordu. Yahudi hemen atılıp, (Bizim dinimizde vesvese yok, şeytan bize vesvese vermiyor) dedi. Bunun üzerine, Peygamber efendimiz,
(Ya Ali, bunun cevabını sen ver!) buyurdu. Hazret-i Ali,
(Ya Resulallah, boş eve hırsız girmez) dedi.

Böyle vesveseler birçok kimsede olabilir. İmanım gitti diye şüpheye düşmemeli, böyle düşüncelere önem vermemeli, her zaman Allahü teâlâyı anmaya çalışmalıdır! Peygamber efendimiz,
(Şeytan vesvese verir. Allah’ın ismi zikredilince, söylenince kaçar. Söylenmezse, vesveselerine devam eder) buyuruyor.

Vesvese, ilimle, dua ve zikirle azalıp yok olur. Bunun için, bilhassa günaha meyledildiği zaman, hemen Allahü teâlâyı anmalı, istiğfar, salevat ve dua okuyarak şeytanı uzaklaştırmaya çalışmalı.

Ayrıca, bir meşguliyet bulmalı, boş oturmamalı. Boş oturanları Allahü teâlâ sevmez. Bir kimse boş oturursa ona şeytan musallat olur. Çalışmayıp boş gezenler, zengin olsalar bile, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur. Çalışmak ibadettir. Çalışan Allah’ın dostudur. Onun dostu olmak, rızasını kazanmak için boş durmamalı. Bir gün, Peygamber efendimiz, bir yerden geçerken, boş duran birisine selam vermedi. Dönünce aynı adama selam verdi. Eshab-ı kiram, bunun hikmetini sorunca buyurdu ki:

(Giderken hiçbir iş yapmıyordu. Boş duranı Allah sevmez. Allah’ın sevmediğine selam vermedim. Dönünce ise bir çöple yeri karıştırmak suretiyle de olsa, bir şeyler yapıyordu. Onun için selam verdim.)

Şeytan müminin kalbine giremez. Ancak pencereden vesvese verir. Mümin, kalbinden ruh âlemine pencere açılmış bir kimsedir. İnanmak ve istifade etmek için feyz penceresi açılır. Kâfirin ruh âlemine açılan penceresi kapalıdır.



Feyz gelmesinin alameti

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Büyüklerin kendileri, kabirleri, sözleri, kitapları, eşyaları feyz kaynağıdır, hatta ellerini değdirdikleri taştan bile, kıyamete kadar feyz yayılır. Feyz geldiği şu yollarla anlaşılır:

1- Feyz gelmişse, Allahü teâlâ, onu küfürden korur.

2- Haramlardan uzaklaştırır.

3- Dünyadan soğutur.

4- Büyükleri, salih kimseleri sevdirir.

5- Ölümü sevdirir, ölüme karşı hasret duymaya başlar.

İşte bunlar varsa, feyz geliyor demektir. Feyz, insanı, küfürden koruduğu gibi, evliyalığa kadar da götürür. Eğer haramlardan, günahlardan soğumuyorsak, dünya hırsı aynen devam ediyorsa, feyz alamıyoruz demektir. Bu da, iki sebepten olur: Ya gittiğimiz zat noksandır. Gittiğimiz, görüştüğümüz veya kabirdeki zat, bu işe ehil biri değildir; çünkü noksandan fayda gelmez. Yahut da, gelen feyzi alamıyoruzdur.

Feyz almamıza engel de şudur: Bir büyük günaha devam ediliyordur; çünkü günah engeldir. O zaman hemen o zatı reddetmemeli, kusuru herkes kendinde aramalı, bütün günahlara istiğfar etmeli. Devamlı tevbe etmeli ki, bu kapı açılsın. Yağmur geliyor; fakat kapta birikmiyor. Kap boş. Yağmur suyu akıp gidiyor. Kabın dolması için, iki ana musluğa ihtiyaç vardır. Biri istiğfar, biri de tevazu; çünkü su dağlardan ovalara akıyor. Hiçbir su yukarı doğru akmaz. İstiğfar edildiği halde bir şey hâsıl olmuyorsa, orayı terk etmeli. Feyz gelmesi için şart, salih insanlarla beraber bulunmaktır. Feyz geldiğinin alameti, günah işlememektir. Feyzin kesildiğinin alametiyse günahlara dalmaktır.

Allahü teâlâ rızasını, Müslümanların rızasına bağlamıştır. Onlar razı olursa, Allahü teâlâ da razı olur. Mesela, ana baba evladından, kocası hanımından, âmiri memurundan, hocası talebesinden razı olursa, Allahü teâlâ da, büyükler de o kimselerden razı olur. Razı olmak, memnun olmak demektir. Allahü teâlâya kavuşturan en kestirme yol, insanların duasını almaktır. Güzel ahlak demek, onlarla iyi geçinip, iyilik ederek, insanların duasını almak demektir.

Evliyanın sohbetinde, kalb rahatlar ve insanı uyku basar.

Dinin emir ve yasaklarını anlamak başka şeydir, öğrenmek başka şeydir. Mesela kul hakkını öğrenen kimse, ben kimin kalbini kırdım, kimin malını aldım diye düşünmekten, bir an olsun ayaklarını uzatıp yatamaz.

İslamiyet, her safhasıyla, ahlâkıyla, itikadıyla, ameliyle yaşanan bir dindir. Hepsi bulunursa, tam olur; yoksa kişinin dini eksik olur. Hepsi yapılamazsa da, yapılabilen az kısmını elden kaçırmamaya çalışmalıdır.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.