Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Namaz  >  Namaz nasıl kılınır  >  Vesvese hastalığı  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Vesvese hastalığı

Sual: Abdestte, namazda, temizlikte ve niyette vesvese ediyorum. Kurtuluş çaresi nedir?
CEVAP
Vesvese, zararlı olan şüphe, kuruntu demektir. Hadis-i şerifte, (Vesvese şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necaset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının) buyuruldu. (Tirmizi)

Vesvese etmek günahtır. Vesvese eden imamın arkasında namaz kılmak mekruhtur. Vesvese, suyu israf etmeye sebep olur. İsraf ise haramdır. Vesvese, namazı geciktirmeye, cemaati, hatta namaz vaktini kaçırmaya sebep olur. Vakti, ömrü zayi etmeye sebep olur. Başkalarının elbisesinin, yemeğinin necis olmasından şüphe eder ki, Müslümanlara suizan haramdır. Kendini ihtiyatlı sanıp, kibirli olur.

Abdestin, taharetin ve namazın şartlarını, sünnetlerini, mekruhlarını bilmeyen, vesvese hastalığına yakalanır. Bunları bilip, yerine getirince, şüpheye düşmemeli, iyi ve tamam yaptığına inanmalıdır! Böyle inanmak ihtiyat olur. Şüpheye düşmek vesvese olur. Vesvese sahibi, ruhsat ile amel etmelidir! Kalbi, kötü ahlaktan temizlemekte, kul haklarını gözetmekte ve haramlardan sakınmakta, vesvese olmaz. Vera ve takva olur. (Hadika, Berika)

Bilen vesvese etmez

Vesveseden kurtuluş çaresi, hangi meselede vesvese ediliyorsa dinimizin o konudaki hükmünü iyi bilmektir. İyi bilen vesvese etmez. Her Müslüman, haramlardan, şüpheli şeylerden, hatta mubahların fazlasından da kaçmalıdır! Buna azimetle hareket etmek denir. Günah olmayan, caiz olan işleri yapmaya, ruhsatla hareket etmek denir. İhtiyaç olmadıkça, ruhsatla amel etmemelidir! Azimetleri yani güç gelen işleri yapamayanın, ruhsatla yani kolay olan, izin verilen işi yapması, azimeti yapmak gibi sevap olur. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Gerektiğinde en kolay fetvaya uymalıdır. Allahü teâlâ, insanlara güç gelen şeyleri değil, kolay olanların yapılmasını istiyor. Çünkü insan zayıf, dayanıksız yaratılmıştır) buyuruyor.

İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki: İhtiyaç halinde ruhsatla amel etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın verdiği kolaylıklardan, ruhsatlardan istifade edin!) [Buhari]
(Ruhsatlardan istifade etmeyen, Arafat dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, azimetle hareket edilmesini sevdiği gibi, ruhsatla da amel edilmesini sever.)
[Beyheki]

(Bir zaman gelecek, insanlar temizlikte fazla titiz hareket edecek
, [vesveseye düşerek] dinde haddi aşacaklardır.) [Ebu Davud]

Şeytan namazı kıldırmak istemez. Namaz kılana da "Madem namaz kılıyorsun, güzel abdest al, doğru namaz kıl, kuru yer kalmasın, iyi yıka, namazın olmadı, yeni baştan kıl!" gibi vesveseler verip sıkıntıya sokar. İbadetler mekruh olmakla kalmaz, ruhi bunalıma yol açar.

Dinimiz, kolaylıklar, ruhsatlar dinidir. Mesela, abdest aldığını bilip sonra bozulduğunda şüphe edenin abdesti var demektir. Abdest aldıktan sonra, kuru yer kalmıştır zannıyla yeniden abdest almak icap etmez. Tekrar abdest alması mekruh olur. Abdest aldıktan sonra, iç çamaşırında yaşlık görüp, idrar mı, su mu diye şüphe eden, abdestten önce çamaşırına su serpmelidir! Sonra orada bir yaşlık gördüğü zaman "Bu benim serptiğim su" demelidir. Hatta o yaşlık idrar bile olsa, onun idrar olduğu kesin olarak bilinmediği için yıkamak gerekmez.

Yaş ayakla necis yerde yürünse, yer kuru ise ayaklar necis olmaz. Elbisenin veya vücudunun bir yerine necaset bulaşsa, burayı bulamayıp, zannettiği yeri yıkasa, necaseti temizlemiş kabul edilir. Hatta namazdan sonra necasetli yer meydana çıksa, bir kavle göre kıldığı namazı iade etmesi gerekmez.

Çocuk ceketin sağ koluna işemiştir, fakat biz sağ kol olduğunu bilmiyoruz, galiba sol kol diyerek ceketin sol kolunu yıkasak idrar bulunan sağ kol da temiz gibi kabul edilerek namazımız sahih olur. Önemli olan kuru yerin kalmaması değildir. Kuru yer kalsa da biz bunu bilmiyorsak bu tamamdır. Ölçü yapılıp yapılmadığını bilmemektir. İmam-ı Gazali hazretleri gıdalarda domuz yağı gibi necis şeyleri anlatırken buyuruyor ki:
Allahü teâlâ bize necis olmayan gıdaları yemeyin demiyor, necis olduğunu bilmediğiniz gıdaları yiyin buyuruyor. Eğer necis olmayanı yiyin deseydi bu çok zor, hatta imkansız olurdu.

Abdest ve gusül için de kuru yer kalmasın demiyor, kuru yer kaldığını bilmiyorsak, kuru yer kalsa bile, her yer ıslanmış kabul edilir.

Abdestte kuru yer kalsa, fakat kuru yer kaldığını bilmeyen o kısmı yıkamaz. Ben burada kuru yer kaldığını bilmiyorum öyle ise burası yıkanmıştır demelidir ve orayı artık yıkamamalıdır. Yine kalbde burası yıkanmadı galiba diye zan kalabilir, kalsın ona itibar edilmez. Dinimiz böyle emrederken niye dinimizin tersini yapalım ki? Kuru yer kaldı zannı ile tekrar yıkamayı dinimiz emretmiyor, aksine yasaklıyor. Yani insan yıkandığına kanaat getirmese de, dinimiz kanaate varmayı istemiyor. Kalbin tatmin olmasını istemiyor. Benden istenen üç kere yıkamak demeli ve kuru yer kaldığını bilmeyince bilmemek ölçüdür. Bu ölçüyü unutmamalı. Ben kuru yer kaldığını bilmiyorum, o halde abdestim tamam demelidir. Kalbin tatmin olmasını, kanaat hasıl olmasını beklememeli. O zaten kolay kolay ele geçmez. Bunun gibi imam ateisttir, fakat biz onu bilmediğimiz için onunla kıldığımız namazlar sahihtir.

Şüphe etmemeli
Abdestten sonra, "Acaba başımı mesh ettim mi?" veya "Abdestim var mı?" diye şüphe etmek, namaz kıldıktan sonra "Elbisem temiz mi idi?" veya "İftitah tekbirini almış mıydım?" gibi şüpheler vaki olan kimse, yeniden abdest almaz, elbisesini yıkamaz, namazını iade etmez.

İbadetlerimizi eksik yapmakla, hâşâ Allahü teâlânın bir kaybı, fazla yapmakla da bir kazancı olmaz. Bunun için, dinin emrine uyularak noksan veya fazla yapılmış olsa mahzuru olmaz. Mesela sabahın farzını kılarken (iki mi, bir mi kıldım?) diye şüphe eden, bir rekat daha kılsa ve kıldığı üç rekat olsa, namazı sahih olur. Fakat kasten üç kılsa namazı sahih olmaz. Bir kimse de dört kıldım zannıyla üç rekat kılsa, kıldığı namaz sahih olur. Cenab-ı Hak, "Niçin yanlış zannettin?" demez. Gücümüzün yetmediği işleri bize emretmez. (Hadika)

Kalbe gelen düşünceler
İnsanın kalbine, melekten, şeytandan ve kendi nefsinden de çeşitli düşünceler gelir. Bunların birbirinden farkı nasıl bilinir? Hadis-i şerifte, (Melekten gelen ilham, İslamiyet’e uygun olur. Şeytandan gelen vesvese, İslamiyet’ten ayrılmaya sebep olur) buyuruldu. O halde vesveseyi ilhamdan ayırmak için dinin emrini iyi bilmek gerekir.

Şeytan, hayırlı, iyi bir işe mani olmak için daha az iyi olanı yaptırmak maksadıyla vesvese verir. Büyük günaha sürüklemek için küçük iyilikleri yaptırmaya çalışır. Dinini bilen kimseyi, şeytan, asla aldatamaz. Her insan Allah’ın kulu olduğu halde, dinini bilen, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet eden kimseler için Kur'an-ı kerimde, şeytana hitap edilirken mealen, (Benim kullarıma senin sultan [hakimiyetin] yoktur) buyuruluyor. (İsra 65)

Şeytanı kovmak için

Şeytanın vesvesesine aldanmamak için Allahü teâlânın, (Benim Kulum) dediği kimselerden olmalı, yani düzgün bir itikada ve ilme sahip olmalı ve ilmi ile amel etmelidir! "Mesela şeytan vesvese verince, onu hemen uzaklaştırmalıdır! Hadis-i şerifte, (Şeytan vesvese verir. Allah’ın ismi zikredilince, söylenince kaçar. Söylenmezse, vesveselerine devam eder) buyuruldu. (Ebu Ya’la)

Sünnete uygun abdest almasını bilmeyen kimse, iyi abdest alayım diye fazla su kullanır. Bu ise vesvesedir.

Vesvese eden kimse, dine iyi uymak niyetiyle yeni bir şeyler çıkarır, bu ise bid'attir. Bid'at ise haramdır. Başkalarının yiyecek ve içeceklerinin, giyeceklerinin temiz olup olmadığında şüphe eder. Bu da suizanna sebep olur. Müslümana suizan ise haramdır. (Ben her gıdayı yemem, ihtiyatlı davranırım) diyerek kibre düşer. Halbuki zerre kadar kibri olanın Cennete girmesi zordur.

Fatır suresi 6. âyet-i kerimesinde mealen, (Elbette şeytan size düşmandır. Onu düşman edinin!) buyuruluyor. Vesvese eden, şeytanı kendine dost ve kardeş edinmiş olur. Sünnetleri, mekruhları ve diğer emir ve yasakları bilmeyen, vesvese hastalığına yakalanır. Bunları bilip yerine getiren şüpheye düşmemelidir! Vesvese eden, ruhsatlarla amel etmelidir! Üzerinde necaset görünmeyen her şey temiz kabul edilir. Şüphe etmekle necis olmaz. Gıdalarda necis maddeler var zannı ile gıda almamak vesvesedir, aşırılıktır. Hadis-i şerifte, (Aşırı gidenler helak oldu) buyuruldu. (Müslim)

İfrat ve tefritten yani aşırılıklardan uzak olmak ve orta yolu tutmak gerekir. Deylemi’deki hadis-i şerifte, (İşlerin hayırlısı vasat olanıdır) buyuruldu. (Hadika)


Sual:
İnsanın kalbine şeytandan gelen "acaba abdestim var mı, yoksa ve ben ya var diye hatırlıyorsam" gibi vesveseler geldiğinde ne yapmalı?
CEVAP
Hem (şeytandan gelen) diyorsunuz hem de ne yapmalı diye soruyorsunuz. Elbette bu vesveselere önem vermemeli. Abdest aldığınızı hatırlıyorsanız mesele yok. Abdest var kabul edilir.


Sual:
Namazda bazen üçüncü mü dördüncü rekat mı diye şüpheye düşüyorum. Bazen namazdan sonra aklıma geliyor vesvese ve iade ediyorum. Uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Namazdan sonraki vesveseye itibar edilmez. Şunu hiç unutmayın, çünkü namaz kılan herkese lazımdır: Fıkıhta şüphe ile zan farklıdır. Şüphe, üç mü dört mü kıldığını hiç bilememektir. Zan ise, bir tarafı biraz ağır basar. Zannıma göre üç kıldım denirse üç olur. İbadetlerde zan geçerlidir. Hükümlerde ise zan geçersizdir. % 100 bilmek gerekir. Buna göre, üç mü dört mü kıldım diye zan ederse, zannı ne tarafta ise öyle hareket eder. Zan edemiyor da, şüphe ediyorsa, o zaman üç kıldım der ve üçüncüde oturur, bir rekat daha kılar ve secde-i sehv yapar. Zan ile şüpheyi iyi bilmek gerekir.


Sual:
Namazda iken aklım çok dağınık, toparlayamıyorum. Günlük düşünceler olsun, değişik şeyler geliyor. Vesveselerden kurtulmak, kafamı toparlamam için ne yapmalıyım?
CEVAP

Bu hemen herkeste olur. Kiminde az kiminde çok olur. Namaz başlarken La havle’yi okuyunuz. İnsanın ihlası arttıkça düşüncesi de azalır diyor âlimler. Yemek yerken, ibadetleri yapmaya kuvvet bulmak için diye de niyet etmeli. Uyurken de aynı şekilde niyet etmeli.

Sual:
Dört rekatlı namazı kılarken bazen dalgınlık oluyor. Sonra kendimizi 3.rekatta falan buluyoruz. Namazı tamamlıyoruz ama ufak bir şüphe oluyor, acaba rekat atladım mı ya da fazla mı kıldım diye, nasıl davranmalıyız?
CEVAP

Namazdan sonraki şüpheye itibar edilmez. Namaz içinde iki mi üç mü diye şüphe edilirse, iki kabul edilip bir rekat daha kılınır, sonunda secde-i sehv yapılır.


Sual:
Günah işlememize şeytanlar sebep olduğuna göre, Ramazanda bağlı olan şeytanlar nasıl günah işletiyor?
CEVAP
Günah işlememize yalnız şeytanlar değil, kendi nefsimiz de sebep olmaktadır. Nefsin zararı, şeytanınkinden çok fazladır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Ramazanda günah işleten, nefsimizdir. Bu ayda, şeytanlar bağlı olduğu için vesvese veremezler. Ramazanda esnemeler de şeytandan değildir. Asabi esnemeler, yorgunluk, uykusuzluk gibi hallerde meydana gelir. (Mektubat-ı Rabbani)


Sual:
Şeytan insana vesvese verir mi? Yani bize gelen kötü düşünceler şeytandan mıdır?
CEVAP
Evet dine aykırı vesveseler şeytandandır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Hakikaten şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman edinin. Çünkü o, kendine uyanları, [günahlara sokup] Cehennem ehlinden olmaya çağırıyor.) [Fatır 6]

(Ey iman edenler, şeytanın yoluna
[ve vesveselerine] uymayın.) [Bekara 208]

(Şeytanın izine, yoluna tâbi olmayın. Muhakkak ki, o size apaçık bir düşmandır. Şeytan size ancak kötülüğü, fahşayı
[hayasızlığı, dünyaya düşkün olmayı, nefsin arzularının peşinde koşmayı] emreder.) [Bekara 168-169]

(Şeytan sizi
[Allah yolunda infak ederken] fakir olursunuz diye korkutur ve [sadaka vermemenizi] emreder.) [Bekara 268]

(Şeytan onları
[taşkınlığa meylettirip] hidayete uzak bir sapıklığa düşürmek ister.) [Nisa 60]

(Şeytana itaat etmeyin, o size açık düşmandır diye size nasihat vermedim mi?)
[Yasin 60]

(Şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin bırakmak ister. Sizi, Allah’ı zikirden ve namazdan alıkoymak ister. Siz bunlardan
[ayıplarını, zararlarını bildikten sonra] hâlâ sakınmaz mısınız?) [Maide 91]

(
[Nefsine uyarak] Allah’ın dininden yüz çevirenlere, [dünyada] bir şeytan musallat ederiz.) [Zuhruf 36]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Melekten gelen ilham, İslamiyet’e uygun olur. Şeytandan gelen vesvese, İslamiyet’ten ayrılmaya sebep olur.) [Tirmizi]

(Şeytan, kalbe vesvese verir. Allahü teâlânın ismi söylenince hemen kaçar. Söylenmezse vesvese vermeye devam eder.)
[Ebu Ya’la, İbni Adiy]

(Allahü teâlânın rahmeti cemaat üzerinedir. Şeytan, Müslümanların cemaatine katılmayıp muhalefet eden kimse ile beraberdir.)
[D.Kulub]

(Sürüden uzak kalan koyunu kapan kurt gibi, şeytan da insanın kurdudur. Bölünüp parçalanmaktan sakının, cemaat halinde birleşin, mescitlere koşun!)
[Tirmizi]


Sual:
Namaz kıldıktan sonra, kaç rekat kıldığımda şüphe ediyorum, yeniden mi kılmam gerekiyor? Bir de, galiba ben iftitah tekbirini söylemedim, abdestim var mı idi, elbiseme necaset bulaşmış mıydı? Abdestte, kollarımı yıkamış mıydım gibi şüpheler sık sık geliyor. Bu durumda ne yapmam lazımdır?
CEVAP
Genellikle böyle şüphe ediyorsanız, namazı bozmaz, tamamlarsınız. Yeniden abdest almanız, elbise değiştirmeniz gerekmez. Namaz bittikten sonra, kaç rekat kıldığınızda şüphe ederseniz, bu vesvesedir. Yeniden kılmanız gerekmez.


Vesveseden kurtulmak
Sual:
Halk arasında saplantı veya vesvese denilen hastalığı olan birisiydim. Buna tıpta Obsession deniyor. Bu hastalık, toplumda % 3 civarında imiş. Ama çok kimse, kendisinin hasta olduğunu bilmiyor. Bilmediği için de tedavi olmuyor. Tedaviden önce, evden çıkarken, acaba doğalgazı açık mı bıraktım, ütünün fişini çekmiş miydim, elektriklerden açık kalan var mı, kapıları kapattım mı, anahtarlar ve akbil yanımda mı? Buna benzer şeyleri defalarca kontrol ederdim.

Temizliğe karşı sözde çok titizdim. Kap kacağı defalarca yıkardım. Eve misafir gelip gitse evi kirlettiler diye, evi baştan sona temizlerdim. Tuvaletten çıkınca elimi defalarca yıkardım. Ev halkının su içtiği bardağı birkaç defa yıkamadıkça onunla su içmezdim.

Herkesin normal bakışından şüphelenirdim. Herkes bana bakıyor gibi gelirdi. Hemen her işte vesveseli idim.

Abdestte de, gusülde de, buraya su değmedi galiba diyerek defalarca yıkardım. Sehiv secdesi yapmadan kıldığım namaz yok gibiydi. Sonra bu yanılma secdelerinden bıktım, belki sehiv secdesi gereken yerlerde de yapmamaya başladım. Sonunda böyle namaz olmaz diyerek, vesvese yüzünden namazı bırakmak zorunda kaldım.

Durumumu size yazdım, bana bazı dualar gönderdiniz. Dini konuda vesvesenin, o konuyu iyi bilmemekten kaynaklandığını söylediniz. Bir psikiyatriye de gitmemi tavsiye ettiniz. Vesveseden kurtulmak için, gönderdiğiniz şu duayı her gün okudum:
(Ya Allah-ür-rakib-ül-hafiz-ür-rahim. Ya Allah-ül-hayy-ül-halim-ülazim-ür-rauf-ül-kerim. Ya Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kaimü alâ külli nefsin bima kesebet, hul beyni ve beyne adüvvi!)

Ayrıca psikiyatriye de gittim. Doktorun tavsiyelerine de uydum. Şimdi çok rahatım.
Bu hastalığın özelliği, insan kendini hasta bilmiyor. Bu durumda olup da, kendilerinin hasta olduğunu bilmeyenler kesinlikle tedavi olmaları gerekir. Belki de sehiv secdesi gerekmediği halde çok sehiv secdesi yaptım. Bu namazları kaza etmem gerekir mi?

CEVAP
Hayır kaza etmek gerekmez.


Sual:
Bazen namaz kıldım mı, kılmadım mı diye şüpheye düşüyorum, tam karar veremiyorum. Ne yapmam gerekiyor?
CEVAP
Namazı kıldığında şüphe eden kimse, vakit çıkmadı ise, o namazı tekrar kılar. Vakit çıktı ise artık kılması gerekmez.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.