Sual: Namazın müstehapları nelerdir?
CEVAP
Bazıları şunlardır:

1- Tekbir alırken baş parmağı kulaklarının yumuşağına dokundurmak. (Erkekler için)

2- Namaz kılarken secde yerine bakmak.

3- Rükuda ayaklarına bakmak.

4- Secdede burun konan yere bakmak.

5- Rükuda parmakları açıp, diz üzerine koymak.

6- Başını, boyun ile birlikte rükuda düz tutmak.

7- Rüku ve secdede, tesbihleri 5-11 kere söylemek.

8- Kıyamda, ellerini bağlayınca, bileğini sıkıca tutmak.

9- Secdeye varırken önce sağ, sonra sol dizlerini yere koymak.

10- Secdeyi, iki eli arasında yapmak.

11- Secdeye, alnından önce, burnunu koymak.

12- Secdede burnunun iki yanına bakmak.

13- Namazda esnerken elin arkası ile ağzını kapamak.

14- Namaz içinde terini silmemek.

15- Öksürüğü ve esnemeyi terk etmek.

16- Secdede dirseklerini kaldırıp yüksek tutmak. Bu erkek içindir. Kadın kollarını yere serer.

17- Secdede kolları ve ayakları karnından ayrı tutmak. [Erkekler için]

18- Secdeden başını kaldırdıktan sonra, ellerini yerden kaldırmak.

19- Ellerini kaldırdıktan sonra, dizlerini kaldırmak.

20- Tehıyyatta dizlerinin üzerine bakmak. Ellerini dizleri üzerine koyup, parmaklarını kıbleye karşı düz tutmak.

21- Sağına, soluna selam verirken başını çevirmek ve omuz başlarına bakmak.

22- İmamın solunda bulunan kimse, selam verirken, imama ve hafaza meleklerine ve cemaate niyet etmek. İmamın sağında olan kimse, hafaza meleklerine ve cemaate niyet etmek. Sağında ve solunda kimse yok ise, ancak hafaza meleklerine niyet etmek.


Müstehabı terk etmek
Sual: Namazın bir müstehabı terk edilince, sünnetlerde olduğu gibi mekruh olur mu?
CEVAP
Müstehab terk edilince, namaz mekruh olmaz, yani namazın sevabı azalmaz. Müstehabın sevabından mahrum kalınmış olur.

Sual: Müstehaba da riayet etmek sevap olur mu?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Müstehabları hafif görmemeli. Bunlar, Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir. Eğer, bütün dünyayı vermekle, beğendiği bir işin yapılabileceği bilinmiş olsa ve dünyayı verip o iş yapılabilse, çok kâr edilmiş olur ve birkaç saksı parçası verip kıymetli bir elması ele geçirmek gibi olur. Yahut, çakıl parçası verip, ölmüş bir sevdiğimizi diriltmek gibidir. (1/266)